"Yaşamanın anlamını çözmek için pek çok uğraşlar vermiş
pek çok kişi. Hatta kişioğulları' daha uzun, çok uzun yaşamak
için çabalamış, ölümsüzlüğün çözümünü bulmaya çalışmışlar.
Tarih, bunlarla ilgili çabaları yazar. Pek çok gerçek öykü kal-
mıştır bu konuda,
Sonuçta kişioğulları zamanı geldiğinde yazgıya boyun eğ-
mişler, ölümü tatmışlar ve uçup gitmişlerdir. Ölüme engel ola-
mamışlardır. Çünkü Orhun Anıtları'nda bir tek cümleyle çok
güzel anlatıldığı gibi 'Kişioğlu hep ölmek için yaratılmış!'tır.
Oysa, zaman, ölümsüzlüğün tanımını vermiştir.
'Ad bırakmak!
Evet, ölümsüzlük budur. Tanrı kişioğullarına bu şansı ver-
miştir.
Elbette herkese değil.
Hak edenlere...
Yalnızca kendisi için yaşamayanlara...
Yaşamları destan olanlara...
Attıkları her adımda milletini, vatanını düşünenlere...
Bu açıdan Türk milleti çok şanslıdır. Öylesine erler çıkmış-
tır ki içinden, her biri tarih kadar güçlü, tarih kadar engin ve
derin, tarih kadar kalıcı...
İşte bunları örnek alır Ülkücüler.
Her Ülkücü, ad bırakmak üzere yaşar.
Ölmek ise sıradan bir buyruk!"