Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

·
Puan vermedi
Bir İdam Mahkumunun Son Günü "Ölüm cezası!" Bir idam mahkumunun, idam kararının alınmasının ardından, yaşadıklarını: düşüncelerini, korkularını son gününe kadar kaleme almasıyla birlikte korku, yeis, ümitsizlik, endişe ile her dakikasını merhamet beklemekle geçiren, zihninde ölümden başka bir düşüncenin yer almadığı bir İdam mahkumu! Kızına, karısına, annesine olan özlemi, dört duvar arasında bir saman yığınının üzerindeki uykusuz geçen her dakikanın saniyesinde kızını ve giyotini düşünen bir adam. Babasının kim olduğunu bilmeyen, ondan korkan, şarkı söylemekten başka hiçbir şey bilmeyen zavallı küçük Marie... . Hücresinde kürek cezasına mahkum edilenleri izlerken, onların acı çeken hallerinde olmaktansa giyotini yeğleyen bir mahkum. Hapishane müdürünün kendisini ziyaret edip isteklerini sorduğunda, o günün gelmiş olduğunu anlaması ve tekrar yeis içinde kahrolması, müdürün ziyaretinin yarattığı korkunç etkiden kurtulup hâlâ umudunu yitirmek istemeyişi. "Fiziksel olarak dayanabileceği güne kadar her saati, her dakikayı, maruz kaldığı her işkenceyi anlattığı bir ıstırap günlüğü." Yazarın idama karşı olduğu; suçluları öldürmek yerine onların zeka ve fiziki güçlerinden yararlanılması gerektiğini vurgulayan, idama giderken bitmek tükenmek bilmeyen bir umutla merhamet dilemesi, insanı derinden etkileyen bir çaresizlik romanı. Romanda beni en çok etkileyen, hüzünlendiren, düşündüren ise yazarın son ana kadar merhamet ve af dilemesi oldu. İdama bakış açımı değiştiren bir kitap. Yazarın akıcı dili bireyi empati kurmaya itiyor. Gözlerinizin önünde bir mahkûmun kafasının koptuğunu, orada bulunan iştahı kana açık olan halkın bağırışlarını hissedebiliyorsunuz. Romanın yazılış gayesi ise apaçık bir şekilde idam cezasını zevkli bir eğlence imiş gibi izleyen insan yığınlarını eleştirmek, ayrıca idam cezasının saçmalığını ve trajik yanlarını ortaya koymak olmuştur. Mahkûmun neler yaşadığına fenomenolojik bir yaklaşımla bakarsak, yazarın, ciddi bir ontolojik meseleyi de ele aldığını düşünebiliriz. Dostoevski, Suç ve Ceza kitabında bir cümlesini de şöyle diyordu; "Yüksek ve sarp bir kayalıkta, ancak iki ayağımın sığabileceği, dar bir çıkıntıda, dört yanım uçurumlar, okyanuslar, sonsuz bir gece, sonsuz bir yalnızlık ve hiç bitmeyecek fırtınayla sarılmış durumda yaşamak zorunda olsam ve bütün ömrümce, bin yıl boyunca, hatta sonsuza kadar o bir karış toprakta durmam da gerekse; o şekilde yaşamak, şu anda bir yarım saat içinde ölecek olmaktan çok daha iyidir" diyordu. "Korkunç olan idamın kendisi değildir, ona hazırlanmaktır." ,
Hüseyin Hakan
Hüseyin Hakan
'a desteklerinden dolayı teşekkür ederim.
Bir İdam Mahkûmunun Son Günü
Bir İdam Mahkûmunun Son GünüVictor Hugo · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2023120,8bin okunma
·
10 görüntüleme
AkilliBidik okurunun profil resmi
Güzel bir inceleme, tebrikler... Albert Camus&Arthur Koestler'in "Ölüm Cezası Üstüne Düşünceler"ini de tavsiye ederim, eğer okumadıysanız...
Furkan Çeri okurunun profil resmi
Tavsiyeniz için teşekkür ederim.Arthur Koestler'i iştahla okuyacağım 😌.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.