Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

CEMAL SÜREYA VE AMCASI Cemal Süreya amcasını hem çok sever, hem de ona kırgınlık duyardı. Daha okula gitmeden, okumayı yazmayı, aritmetik işlemlerini ondan öğrendiğini çok önce yazmıştım. Kırgınlığının nedeni ciddiydi. "Amcamla babam sürgüne giderken, bütün mal varlığımızı birkaç gün içinde paraya çevirmişler. Daha sonra amcam bu parayı, İstanbul'a gidip gayrimenkule yatırmış. Tapu kayıtları onun üzerine yapılmış. Aradan on yıl geçti, sürgün bitti. Amcam İstanbul'a gitti. Birlikte kazandıklarını kardeşiyle bölüşmeye yanaşmadı. Babam, sürgün yerinde öldü. Böylece onlar varlıklı, biz yoksul kaldık. Tuhaf şey, sadece kızıyorum amcama." Kızıyor olmasına karşın, oğluna babasının değil de, amcasının adını verecekti: Memo! Elbette ondaki bu buruk ama derin sevgi karşılıksız değildi. Amcası da onu, kendi çocuklarının ötesinde bir sevgiyle kucaklar. Ölümü nedeniyle onun için şunları yazacaktı: "Amcam, içimde bir ayrılık acısı, aşk ayrılığı... Nüfus cüzdanının içinden iki fotoğraf çıkmış; biri babamın, biri benim. Amcam, şu yürüyen üç yüz kişiden çok seviyordu beni. [Amcası öldüğünde cenazesinin arkasından gidenleri kastediyor. NG] Çocuklarından bile. Biliyorum bunu. Ama kırgındım. Hacil etmişti bizi. Hele babamı. Babam ki... "(...) "Bir gün, (on altı yol önce) şöyle demişti bana: 'Öldürmek isteğin birileri varsa, söyle; benim yaşım zaten yetmiş bir; geri kalan birkaç günümü de mahpusta geçiririm olur biter.' "Öldürmek istediğim hiç kimse yoktu o günlerde." Bunları yazdıktan bir süre sonra da kendi yaşama veda edecek, amcasının yanı başında toprağa verilecekti! Kasımpaşa, Kulaksız Mezarlığında... 1990 yılının Ocak ayının onuncu günü! Yirmi altı yıl geçmiş aradan. Dün gibi geliyor insana... Sahi, Cemal Süreya öldü mü ki?
·
8 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.