Gönderi

"Yüreğinin içinde yaşadığım anların hiçbirine yanmı-yorum. İyi anlar kadar, pek az ve kolay unutulabilecek olan kötü anlara da. İşitiyor musun? Peki, şimdi kurbağa gibi yaşama saati çaldı. Bedenim daha ağırlaşmadan ve irileşmeden, hayatın güzelliğini görmek istiyorum. Bir ırmak kıyısında yaşamak istiyorum. Akarsuların öykülerini işitmek istiyorum. Uyumak, öğle sonrasında dinlenmek, küçük sivrisineklerimle böceklerimi kovalamak için kıyının yaprakları arasında küçük bir köşem olsun istiyorum. Kentlerin gürültüsünden kaçmak istiyorum. Yağmurun tatlı damlalarıyla bedenimi serinletmek, küçük acılarımla romatizmalarımı güneşte ısıtmak istiyorum. Güneş ışığının suya girdiğini, çakıl taşlarıyla kara kayaları altın sarısına boyadığını görmek istiyorum. Gece, meltemin hışırtısını, yabanıl yaprakları kemiren cırcırböceklerinin seslerini dinlemek istiyorum. Dolunay çıktığında ırmağın ortasındaki gümüş tepsisine oturmak, alçakgönüllü kurbağa şarkılarımı söylemek istiyorum. Gökyüzü kapkara kesildiğinde de yaşlı gözlerimi yıldızların parlak gerdanlığına çevirmek istiyorum. Her şey saf ve dingin. Sence de öyle değil mi, Zeze?"
Zeze ve adamKitabı okudu
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.