Ana Maksim Gorki’nin sürgündeyken yazdığı bir roman. İşçiler üzerindeki baskıları, sosyal adaletsizliğin boyutunu ele alan bu roman yazıldığı dönemde büyük yankılara sebep olmuş. İki sene içerisinde çok fazla dile çevrilmiş. Romanda yollarca ezilen, kocası tarafından dövülen, aşağılanan, cahil olarak nitelendirebileceğimiz ve hayatın yaşadıkları düzenden ibaret olduğunu sanan bir kadın, bir ana var. Pelageya Nilovna. Ve bu kadının etrafında şekillenen, oğlunun da öncülük ettiği sosyalist devrim. Kitabın en muhteşem yanı Ana’nın değişimini okumaktı. Ezilmiş, özgüveni olmayan, hayatı yaşadığı eziyetlerden ibaret sanan bir kadının yeniden doğuşunu okumaktı. Ana, oğlunun savunduğu fikirlere korkuyla yaklaşmış, ona bu işlerden uzak durmasını öğütlemiş olsa da, düşündükçe, dinledikçe oğlunun davasında onun yanında olmaya başlar. Kitabın son sayfalarını okurken o ilk sayfalardaki kadından geriye sadece kocaman yüreğinin kaldığını, o yüreğin etrafının ise korkusuzluk ve devrim ile örüldüğünü görüyorsunuz. İnsanların seviyeleri ne olursa olsun biraz destek ve bilinçlendirme ile içinde bulundukları durumu değerlendirebilen, hakkını savunabilen bireyler haline gelebileceğinin en güzel örneği Pelageya Nilovna. Unutulmaz karakterlerden birisi. Kitap son derece akıcıydı. Gorki, halka daha kolay seslenebilmek için basit bir dil kullanmış romanında. Bu da okumayı kolaylaştırıyor. Kitabın benim için zorlayıcı olan tek noktası akışının durağan bir tempoda ilerlemesi oldu. Baştan sona sabit bir tempo vardı. Sanki bazı noktalarda gereksiz uzatılmış gibiydi. Muhteşemdi diyemem, ama Ana ile tanışmak için, onu tanımak için okunmalı bence bu kitap.

AnaMaksim Gorki · Can Yayınları · 201928,5bin okunma

·

34 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Irmak Dönmez Mumen