Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

İmparatoriçe, kalenin doğu ucundaki merdivenlerin tepesinde durmuş, fark edilmeyi bekliyordu; arkasında Yamuna Nehri akıyor, daha gerilerde ise tozlu düzlükler uzanıyordu. Sonra, yavaş yavaş, büyük bir itidalle, merdivenlerden inerek patikanın kıyısına geldi... Ayılığı gül yapraklarına değince, kadınlar akıllarından ve kalplerinden şöyle geçirdiler: “Ayağını bastığın yere dikkat et. Bunlar İsfahan gülleri”... Ama tek bir kelime dahi duyulmadı. Mihrünisa peçe takmamıştı; simsiyah saçları dümdüz bir tabaka halinde, beline kadar uzanıyordu. Mihrünisa patikanın ortasına gelince, güneş altında beklemeye koyuldu. Her nefes alışında, güneş ışığını yansıdığı elmaslar parıldıyordu. İmparator cihangir diğer taraftan, avlunun batı ucundan girmişti. Zenana (harem) kadınlarının saygıyla eğilmelerine dikkat etmediği gibi, selamlarına da karşılık vermeli. O da merdivenlerden aşağıya, avluya indi ve kalabalığın arasından yoluna devam edip, patikadan ilerleyerek Mihrünisa’sı ile buluştu. Kadınlar oturdukları yerlerde öne doğru eğildiler. Bunun sahneye konulan bir oyun olduğu gün gibi ortadaydı; bir tür gösteri, törensel bir şey olduğu aşikardı. Ama neydi bu? Cihangir’in Mihrinisa’ya doğru ilerleyişini izlediler. İmparator, aralarında birkaç metre kala durdu. Öylece birbirlerine bakakaldılar. Kadınlarda, söylenecek sözleri duymak üzere kulak kabarttılar. Ama nafile; hiç ses çıkmadı. Sadece… İmparator tekrar ilerlemeye başladı ve oradaki her kadın içinden şunları söylüyordu: “Uzaklaş Mihrünisa uzaklaş. Kenara Çekil.” Ama o kımıldamadı. Cihangir’in gölgesi -sadece başı ve göğsü - gagrasının (eteğinin) aşağı kısmına yansıdığında da eğilip bakmadı. Mihrünisa’nın ayağına düşen gölgeyi görenlerin çıkardığı hayret nidaları etrafı sardı. İmparator o kadar kutsaldı ki, gölgesinin bile yakınındaki birinin üstüne düşmemesi gerekiyordu. Düşecek olursa, bu, imparatorun o kişinin ayaklarına kapandığı ya da önünde eğildiği anlamına gelirdi ki, bunu düşünmek bile abesti. Mihrünisa kocasına doğru adım attı. Orada, zenanadakilerin onları görmeleri için yanyana dururlarken, Mihrünisa, “Teşekkür ederim, majesteleri” dedi. “Şerefimi bana iade ettiniz.” ... İmparatorluk hareminin kadınları, gördükleri şeyin etkisi altında ve gördükleri şey özenerek ayrıldılar. Her biri güllerle bezenmiş patikada yürümeyi, her adımda yumuşak gül yapraklarını hissetmeyi ve Cihangir’in gölgesinin kendi üzerinde düşmesini arz ediyordu. Saray gülleri arasında en göz alıcı gül olmayı… Tam anlamıyla bir güller şöleniydi bu, muhteşem bir şölen.
Sayfa 228 - LiteratürKitabı okudu
·
10 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.