Yaptığınız incelemeye farklı bir yorum getirmek isterim. Nazım, Piraye'yle nişanlıyken hapse düşer. Birkaç yıl sonra çıkar ve evlenirler. Fakat tekrar suçlanır ve bu sefer aylar süren tutukluluk dönemi, önce idam cezası sonra da 28 yıl hapis cezası ile sonlanmıştır. Sizin yorumunuzdan anladığım, Nazım bu kadar uzun bir süre içerde kalacağından, aklını yitirmemesi için kendisine bir uğraş lâzımdı ve o da Piraye'ydi diyorsunuz. Sonuçta genç ve yeni evlenmiş bir adam olarak girdi ve çıktığında yaşlı bir adam olacak..
Benim yorumum ise, Nazım ilk girdiği günden beri çıkacağı günü bekliyor. Çünkü kendisinin suçsuz olduğunu ve bir şekilde adaletin tecelli edeceğine inanıyor. Çıktığında 60 yaşında olacağına rağmen böyle bir şeyi kabul etmiyor, çünkü yaşam dolu. Çünkü kısa süre sonra eski hayatına döneceğine inanıyor. Piraye için bu kadar çalışması, pişmanlığından. Çünkü yeni evlendiği karısını ve evlatlarını babasız, kocasız bıraktı ve içeriden çıktığında çocukları tanıyamayacağı kadar büyük, Piraye de yüzünde kırışıklarla karşısında olacak. Yani yıllar boyu ailesinin yanında olamayacağı için onları elinden geldiğince iyi yaşatmak istiyor. Bir mektubunda "senin gençlik günlerinin saadetini yaktım mahvettim, seni nasıl mesut edemedim" diyerek pişmanlığını gördük.
Yani özet olarak Nazım, Piraye'ye sıkıntıdan kurtulmak için değil, içeriden çıkacağına, ailesine kavuşacağına olan inancını kaybetmemek ve birazda ailesinin yanında olamayacağı için pişmanlık duyduğundan bu denli çalışmıştır.