Viktor Hugo Fransa’nın Dostoyevski’si diyebilirim ... Sefiller’i okurken anladım... hikayeyi okurken konu ile alakasız bir an da kendinizi 70 sayfa anlatılan Waterloo savaşının içinde buluyorsunuz, hikaye kaldığı yerden devam ederken tekrar bir anda kendinizi 60 sayfa manastırların tarihçesini okurken buluyorsunuz... zor ve yorucu bir serüven.. yine de bağımlılık yaratıyor, bu adam bunları ne anlattı şimdi diyorsunuz; bir bakmışsınız hikaye, bu “alakasız” görünen uzun ayrıntılarla anlatılan olaylara bağlanıyor.. vay be diyorsunuz.. şimdi oturdu yerine.. bu arada bu “işkenceye” katlanmanız gerekiyor :) hayran kaldım..