Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

116 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Şemsettin Sami’ye bir teşekkür...
Merhaba, #1edebiyat1bilim1film maratonumuz kapsamında ilk kitabımız Tanzimat Dönemi eseri olan bu kitap oldu. 281 kişi ile aynı anda okumanın mutluluğuyla yorumlarımı paylaşacağım. ️ Yorum tamamen #tatkaçıran (spoiler) içermektedir. #tatkaçıran Şemsettin Sami’nin çağının ötesinde fikirlere sahip olduğunu hep birlikte gözlemledik. İlk olarak kız çocuklarının eğitimi ve kadınların toplumdaki yeri üzerine söyledikleri günümüze dahi ışık tutarken erkeklerinin kadınlar üzerinde bir “erk” olarak evde ve sokakta nasıl baskı kurduğunu böylesine kısa bir eserde etkileyici bir üslupla yansıtmış. Sanırım kadın kılığındaki Talat’ın yolda karşı karşıya kaldığı taciz olayı sırasında hep birlikte “Yine mi... Hiç mi değişmemişiz?” dedik. Evet, aldığımız yol maalesef bir arpa boyu. Elbette insanın olduğu her yerde birincil güdülerini kontrol edemeyen “insancıklar” her zaman olacaktır. Bugün bu olaylar Batı toplumlarında da yaşanıyor. Fakat işin acı tarafı bağıra bağıra ahlak sloganları atılan ülkemizde yaşananlar ile söylenenler tam uyumsuz ve olayların sayısı epey fazla. Tabulara esir olmuş bir ahlaki değerler sisteminde böylesine sosyal trajedileri bir asır sonra da konuşacak olmamız işten bile değil. Romanın ikinci odak noktası elbette “görücü usulü evlenme ve bunun acı sonuçları”ydı. Şinasi’nin “Şair Evlenmesi”nde olduğu gibi... Dönem yazarlarının ilk eserlerde bu olaylara yönelmesi akla hemen şu tespiti getiriyor: “Demek ki o dönem aydınları en çok bu meseleden rahatsız olmuş. Halkı da eğitmek amacı taşıdıkları için hemen onlarla ilgili bu sorunu eserlerine konu etmişler.” Sorunun asıl hüzünlü tarafı ise yaş farkına bakılmaksızın kız çocuklarının “bir eşya gibi” yaşlı “adam”lara esir edilmesi. Evet, bir asır önce de bir asır sonra da... Hâlâ aynı yerdeyiz. Romanın sonuna gelecek olursak mutsuz bir son bizi bekliyordu, evet. Bu kaçınılmazdı. Çünkü okuyan herkesin “İşte biz buyuz, buna biz sebep olduk!” demesi gerekiyordu. Eminim bunu, bize olduğu gibi o dönem okurlarına da dedirtmiştir bu eser. Belki de o günden bugüne aldığımız o arpa boyu yolda dahi Şemsettin Sami’nin olumlu etkisi yadsınamaz. Özellikle kadınların bu konuda Tanzimat aydınlarına bir çift sözü olmalı: Teşekkür ederiz. Eserin tamamı ve sonu bir Romeo & Juliet etkisi içeriyor. Özellikle sonu tam olarak aynı hissi yaşatıyor. Eserin okurken en keyif veren yanı dadının şeker mi şeker konuşmaları olurken en göze batan yanı ise cümle kiplerinin zamansal bir bütünlük taşımaması oldu. Böylesine bir aydının geniş zaman kipinden sonra ansızın geçmiş zaman kipi kullanıp “dil yanlışı” yapmayacağını düşünerek bunun o dönem anlatımının bir yansıması olduğunu kabul etmek istiyorum. Üsluba “aksiyon veya dram” etkisi katmak için yapılmış da sanki günümüz anlatım dilinin yanında kusurmuş gibi algılanıyor hissine kapıldım. Bunu örnekleyerek yorumu bitirelim. “Kızın bu gülmesine bir mana arar. (...) Talat Bey de döner oturur. Dükkânda bir ihtiyar da vardı. Bu üç kişinin arasında şöyle bir konuşma geçti:” Bir de o mektup sonlarındaki “ah”lar yok muydu? Ah...
Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat
Taaşşuk-ı Talat ve FitnatŞemseddin Sami · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201928,5bin okunma
··
1 artı 1'leme
·
378 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.