Aslında bu konu üzerinde çokça durulması gereken hassas bir husustur. Habil ve Kabil kıssası yalnızca ''haksızca bir cana kıyma'', ''adam öldürme- öldürmeme'' mevzusu değil içeriğinde özel mülkiyet, benlik kavramı, bencillik hususu, Allah'ı aldatmaya çalışma ( ki Kabil solmuş hububatı kurban olarak sunma erdemsizliğinde bulunmuştur/ günümüzde günahından arınmak adına ne anlama geldiğini dahi bilmediği kelimeleri bilmem kaç bin kez tekrar eden kitlenin yaptığı şeye eşdeğerdir), hile yapma, başkasında mevcut bulunan şeye göz koyma gibi ve sizin bahsini ettiginiz ihlas hususları da içinde barındıran bir kıssadır. Hatta kıssada geçen karga olgusuna da farklı bir boyutla bakmış Şeriati.
Daha önce toplum, çöllerde, irmak boylarinda, okyanus kıyılarında birlik ve uyum içinde dolaşan bir göçmen kuşlar sürüsü gibi idi. Ama simdi ozel mulkiyet denen leşin cevresinde üşüşen kuşlar, tekelci bir tutkuyla birbirlerinin gözünü oymaya baslamislardi... seklinde devam eden sayfalarca güzellik...