Gönderi

Ölümünü kabullenen bir ruh, dalga dalga dökülen ipek bir kumaşın hafifliğiyle iç geçirir. Bu duygu gündelik yaşamın sıradan gelgitlerinde rahat bir oh dedirtir insana. O ipekten kumaş, sanki zamanın başlangıcından beri doludizgin dolandıktan sonra sonunda hedefini bulmuş gibi çırpınarak - hayır "çırpınmak" kelimesi bile fazla - süzülerek gelir oturur insanın üzerine. Teslim bayrağı çoktan çekilmiştir ve artık kimse kaybedilenlere üzülmüyordur. Yenilginin kendisi bile kendi yüceliği karşısında yenilmiştir ve ölüm bir zafere dönüşür. Yılanın sesi duyulmaz olur ve ölüm şefkatle okşar insanı. Artık ölüme aitsindir: ölüm köpeğinin başını okşayan bir sahip, ağlayan çocuğunu teselli eden bir annedir. Saatler birbirini kovalar; günle gecenin birbirinden farkı kalmaz. Karanlık öyle güzel, öyle sessiz bir fırtına gibi gelir ki beden yalnızca sonunda huzuru bulacağı o ninnileri, o son duaları bekler durur.
Sayfa 51
·
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.