Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Biraz daha derine inmek gerekirse Nietzsche, “İyinin ve kötünün yaratıcısı olmak isteyen, ilk önce bir yok edici olmalıdır ve değerleri paramparça etmelidir.” diyor. Ona göre söz konusu değerler, toplumsal ve bireysel anlamda kişiyi oluşturan düşüncelerdir. Buna paralel olarak ahlak da Üstinsan’ın kendi başına yaratıp kendi içinde değer biçtiği bir yargıdır. Kısaca o, kendi ahlak düzenini yaşar. Bununla birlikte, Tanrı’nın öldüğünün de farkında olduğu için insan olmanın sadece Üstinsan’a giden bir köprü olduğunu özümsemiştir. “Tanrı Öldü” dedikten sonra yaşamı bir amaçsızlığa bağlayan Alman filozof, kişinin bu ahlaki ve varoluşsal “nihilist” boşluklardan yine sadece kendisinin çıkabileceğini söyler. Nihilizm ile yüzleşen insan, kendi değerlerini yaratarak ve gelişerek iyinin ve kötünün de ötesine geçmiş oluyor. Böylelikle insan, kendisinin efendisi olup kendi yasalarını kendisi koymalıdır. Üstinsan’ı da yaratırken herhangi birinden ya da Tanrı’dan yararlanamaz. Ona göre insan evriminin sonraki aşaması olan Üstinsan, kendi kendini yaratırken, acı çekmeyi de benimsemiş bir karakterdedir. Böylece, Amor Fati olarak ifade edilen kaderi sevme anlayışında da acının, iyi olmanın gerekli bir parçası olduğu kabul edilir. Nietzsche’ye göre bu acıların en büyük sebebi, insanın halihazırda tamamlanmamış bir varlık olmasıdır. İnsan, yanılgılarından ve “batış yeteneğinden” kurtulup kendini aşarak Üstinsan olabilir.
·
4 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.