Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

200 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
İlk sayfalarda kitabın akmadığını düşündüm ama öyle değilmiş. Akmayan insanlığımmış. Kitabın yarısına kadar hiç üstüme alınmadım. Mikail’in sinir nöbetlerini hafiften kendime benzetmeye başladığımdaysa çok geçti. Aynanın karşısına oturdum, daha da kalkamadım. Küçük melek kim dedim. Büyük melek kim dedim. Cennet nereye benziyor? Meğer kalbimden kovulmuşum. Oraya girmek için kırk takla atıyorum. Yoga, meditasyon, kişisel gelişim kitapları. Kesmedi. Tefekkür, mantra müzik, oruç, yoga felsefesi. Yetmedi. Ha deyince açılmıyor kalbin kapıları. Gözümü kapıyorum, aklımdan giriyor “düşünce” denen illet. Burnumu tıkıyorum kulağımdan giriyor. Kulağımı tıkıyorum yine kulağımdan girebiliyor. Açık unuttuğum her delikten kafama atılan bir top var. Iskalamıyor, tam isabet. Cennet de cehennem de kalbimin içinde. Her an yeni versiyonlarını yaratma ya da yok etme kabiliyetine sahibim. Kendim dediğim mereti de yıkıp yok edebilsem. Az öteye bile çekilmiyor. Utanmasa koynumdan çıkmayacak. Balığın kılçığını sıyırır gibi kendimi aradan çıkarmak da kolay olsaydı keşke. Bu kılçığın kaç yaşamdır gırtlağıma takıldığını merak ediyorum doğrusu. “Na şuraya yazıyorum” demiş ya İnci, “İblis yüzünden kovulmadı Âdem, bilakis İblis bunun yüzünden kovuldu”. (Nefha'da) Yerden göğe kadar haklı olmasa dün sosyal medyada birkaç yerinden bıçaklanmış sokak köpeğinin haberini okur muyduk? Bile isteye, keyif alarak can acıtan insan sayısı her gün çoğalır mıydı? Paranın satın alabildiği ilişkilerle tatmin olur muyduk? Kalpten kovulmasaydık, çiçeklerin rengini, ormanların gücünü çalar mıydık? O şarkıyı besteler miydik hiç? “Para, para, para” derken, yokluğunun “yara” olduğundan dem vurabilir miydik?” Dinimiz imanımız, gösteriş, şan, şöhret olur muydu? Her geçen gün putlarımızın elinde daha fazla oyuncak olurken huzur arayışımızın saçmalığını görmez miydik? Bir onu istiyorum. Bu şunu istiyorum. Bir şöyleyim, bir böyleyim. Aynanın karşısına oturuncaya kadar. Kitap bitti ama ben sürekli kitaba geri dönmek istiyorum. Kendime geri dönmek istiyorum galiba. Kendimi anlamak, kendimi seyretmek istiyorum. Nispeten değerli bir arzu. Bhagavat Gita’da der ki: “Kurbanla beslenen tanrılar sana arzuladıklarını verirler. O halde, tanrılara bir şey sunmadan onlardan gelen nesnelerin tadını çıkaranlar, gerçek birer hırsızdırlar.” Neden hırsızız? Çünkü sadece fiilin meyvesiyle ilgileniyoruz. İyi fiilde bulunup sonucun peşine düşüyoruz. Nasıl mı? “Ben ona her şeyimi verdim.” “Az mı iyiliğimi gördü?” “Zaten hep ben veriyorum kimseden bir şey alamıyorum.” Hep büyüklük taslıyoruz, her zaman kibirliyiz. Tanıdık geldi mi? Çok tanıdık çok. Fırınları yakalım, kendimizi pişmeye hazırlayalım. Kalpten kovulunca, yanmadan içeri almıyorlar. İyice pişelim, dişe gelelim. Kapı içeriden açılsın.
Nazlı Akın
Nazlı Akın
Nefha
NefhaSezgin Kaymaz · Kırmızı Kedi Yayınevi · 2019476 okunma
·
164 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.