Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

95 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Modern İran edebiyatının kurucularından Sâdık Hidayet'le, en yakın arkadaşlarımdan birinin önerisi sayesinde tanıştığım kitap. Aynı zamanda da final haftasından çıkmış olmanın yarattığı rahatlıkla kısa bir şeyler okuma isteğindeyken seçtiğim, ama dolu dolu içeriğiyle beni şaşırtan kitap. Çekinerek söylemem gerekirse ne Kör Baykuş ne de Sâdık Hidayet hakkında bir bilgiye sahiptim, kitabı daha önceden duymuş olmama rağmen. Açıkçası arkadaşım bir anda okumam için önerirken elime tutuşturmamış olsaydı da okumaya cesaret edebilir miydim bilmiyordum. Galiba içten içe kitabın benim için okumasının güç olacağını hissetmiştim. Nitekim, kitabı bitireli birkaç dakika oldu ve hakkındaki duygu ve düşüncelerim tazeyken bir inceleme yazmak için buraya oturduğumda güçlüğü hâlâ çekiyorum. Kör Baykuş anlaması zor bir kitap ama anlatabilmesi, anlaşılmasından ayrı olarak çok daha zor. Bilerek burada herhangi bir puanlamada bulunmadım çünkü kitabı beğenmediğimi söylemem imkânsız fakat beğendiğimi söylemem de zor. Çok arada kaldım. Tekrar okumam gerektiğinden eminim ama ikinci sefer yaptığım okumanın da Kör Baykuş'un sayfaları arasındaki bütün o yoğun anlamı çözmek için yeterli olacağını da sanmıyorum. Bana kalırsa belirli aralıklar dahilinde tekrar tekrar okunması gereken bir ve her okunuşta öncekinde bulamadığımız anlamlar keşfedebileceğimiz bir kitap. "Yaralar vardır hayatta, ruhu cüzzam gibi yavaş yavaş ve yalnızlıkta yiyen, kemiren yaralar." Kitap bu cümleyle başlıyor ve buna bağlı olarak kitabın içine çekileceğimi hissetmiştim. Ne doğru bildim ne de yanıldım. Kitap o kadar karanlık bir noktada başlıyor ve çevirdiğim her sayfada yeni bir karanlığa gömülürken sizi de beraberinde çekiyordu ki ne kitabı kapatıp bırakabilmeniz ne de devam edebilmeniz mümkün oluyordu bazen. Bu zamana kadar okuduğum en farklı, en sıradışı ve en çarpıcı roman olduğunu söyleyebilirim. Özellikle ölüm üzerine yapılmış tabirler kimi zaman ürkmeme neden oluyordu. Anlatıcınının zihin dünyasında çıktığımız yolculuk yer ve zamanın, gerçekle hayalin belirgin olmadığı bulanık bir çizgi üzerinde ilerliyordu. Okurken bazen kafam çok karışıyordu ama bazen de aydınlandığımı, bir şeyleri anladığımı hissediyordum. Kitapla ilgili tüm düşünce ve hislerim çok ortada kaldı, şu an bunu bir kez daha fark ettim. Sâdık Hidayet'in duygusal zekâsının son derece yüksek olduğunu düşünüyorum, zira bir bütün olarak ele aldığımızda böylesine büyük bir eseri herkesin yazabileceğine pek inanmıyorum. Sonsöz olarak yakın dostunun yazdığı yazıyı okuduğumda, Hidayet'in bu kitabı kendi iç dünyasının bir yansıması niyetinde yazıp oluşturduğu fikrine kapılmam da kaçınılmaz. Bozorg Alevî'nin de söylediği gibi: "Kör Baykuş, işte bu haykırıştan, insan acı ve kaygılarının anlamından başka bir şey midir?" <<Güzelliği ve gerçeği arama çabasından mahvolup giden yılgın adam, sonunda bizzat kötülük ifriti çıkar.>> Bu hem kitabın, hem de Sâdık Hidayet'in kendini kendinden kurtardığı yaşamını genelleyebilmeye zayıf da olsa yetebilecek tek cümle niteliğindedir. Ayrıca eğer ki kitabı okursanız, lütfen sonsöz kısmını atlamayın. Zira kitaptaki karakterin yaptığı veya düşündüğü birtakım şeyler, Sâdık Hidayet'in kişiliğinin yanlış anlaşılmasına sebep olabilir.
Kör Baykuş
Kör BaykuşSadık Hidayet · Yapı Kredi Yayınları · 202328,4bin okunma
·
10 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.