Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

120 syf.
5/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
Livaneli yazmıştır yine güzel bir şeyler diye aldım elime, okumasam da olurmuş. Daha önce inceleme yazan arkadaşlar, biyogrofi demiş otobiyografi demiş ama değil bana göre. Elia Kazan'dan yola çıkarak, etkileşimde bulunduğu entelektüel isimleri öne çıkararak kendi entelektüelliğine, entelektüel çevresine vurgu yapmaya çalışmış olduğunu düşündüm ben bu kitapta Livaneli'nin. Kitabın bazı yerlerinden rahatsız oldum bunları da yazmam gerektiğini düşünüyorum eleştirmede usta olan Livaneli okuyucusu olarak. Bir alıntı üzerinden başlayacağım öncelikle nacizane eleştirilerime. Bkz. : "Orta Asya'daki o buluşmamızla Arthur Miller'in, İstanbul'a geldiği zaman tanıştığı bazı Türk aydınlarıyla yaptığı tartışmayı bana anlatışını da hatırlıyorum. Yüz ifadesinden ve sesinin tonundan hala kızgın olduğu belliydi. Türkiye'nin önde gelen bazı yazar ve aydınları Miller'ı Boğaz'da bir balık lokantasına götürmüşlerdi. Orada söz, nasıl açıldı ve oraya geldiyse, dünyada iyi ordu ve kabul edilebilir savaş olup olmadığı konusuna varmıştı. Türkler ısrarla "Bütün savaşlar kötüdür, lanetlenmesi gerekir" derken, Miller bazı savaşların gerekli olduğunu, mesela Nazilere karşı savaşan Amerikan ordusunun o dönemde iyi bir iş yaptığını söylemişti ama ne derse desin, Türklerin inadını kıramamıştı. Belki Kurtuluş Savaşı'nı örnek verse daha ikna edici olabilirdi." Son cümlesinden Livaneli adına ben utandım. Nazilerin olayı ile Kurtuluş Savaşı'nı hangi çatıda bir araya getirip kıyaslayabildi? Hangi mantık ile? Bir yanda 'yirminci yüzyılın en ünlü diktatörü' ünvanına sahip olmuş bir kişinin yaptığı insanlık faciaları, bir yanda işgal edilmiş, yağmalanmış, zulmedilmiş bir ülkenin topyekün direnişi, bağımsızlık mücadelesi. ? Kitabın bir yerinde 'tehcir kanunu, mübadele' gibi çok ağır bedeller ödenmiş konulardan bahsediyor. Bkz. : "Germir, Ermenice kızıl demekmiş. Ermeniler 1915'te tehcir kanunuyla götürülmüş, çoğu da yollarda öldürülmüş, Rumlar ise 1923 Lozan Antlaşması'ndan sonra "mübadele" denilen zorunlu nüfus değişimi sonucu ayrılmışlardı. Birinci Dünya Savaşı denilen felaket, Balkanlardaki milyonlarca Müslüman Osmanlı yurttaşının da katliama ve sürgüne uğramasına yol açmıştı." "Ermeniler 1915'te tehcir kanunuyla götürülmüş, çoğu da yollarda öldürülmüş, ... " ne kadar ucu açık, sıkıntılı bir cümle. Bu konuda uğradığımız yanlı ve kötü niyetli baskıları göz önüne alırsak özellikle de. Yakın tarihin konusu olmuş böylesine hassas bir olay hakkında yorum yapmak söz konusu ise dönemin atmosferi, zorunlulukları, koşulları göz ardı edilemez. Özellikle bu konuda sözü önce tarihçilere, yazılı belge ve uzmanlara bırakmak gerek diye düşünüyorum. Yine benzer bir şekilde Livaneli, Elia'nın ailesinin memleketi olan Kayseri / Germir'in göç öncesi ve şuan ki durumu ile ilgili bazı tasvirler yapıyor, eleştirilerde bulunuyor. Germir tehcir döneminde Ermeni'lerin çoğunlukta olduğu bir kasabaymış. Elia'nın ailesinin kasabanın en büyük kilisesi önünde çekildiği fotoğraftan ve yine Elia'nın ailesinin köyün çarşısı içerisinde halıcı dükkanları olduğundan yola çıkarak, Ermenilerin medeniyet ve zenginliğinden dem vuruyor. Bu kısmı da aşağıda alıntı olarak paylaşıyorum: "Çamurlu yollardan geçerken, kasabada hiç çiçek olmadığı dikkatimi çekiyor. Ne bir ağaç, ne duvarlara sarılan bir sarmaşık, ne bir cam önü ya da pencere içi çiçeği. Yol kenarına atılmış hayvan atıkları öylece duruyor. Çevrede iri köpekler dolaşıyor. Bir zamanlar görkemli bir yaşama tanıklık ettiği anlaşılan kasaba boşalmış, inanılmaz bir sertliğe, kurşuni bir hoyratlığa gömülmüş." O gün zengin bir Ermeni köyü, bugünün ortalama bir Türkiye köyü... Aynı şartlar, aynı zenginlikten, aynı refah seviyesinden, aynı kültürden söz edilemez elbette. Ermeni köyü olması Türk nüfusunun hiçbir zaman bulunmadığı anlamına gelmiyor ayrıca. Yeri gelmişken hak verilebilecek bir kısım var öyle zengin bir tarih ve medeniyet mirasları üzerinde yaşıyoruz ki ne yazık ki ne toplum olarak ne yöneten kesim olarak bunun bilincinde değiliz, zannediyorum en acı gerçeklerimizden biri bu. Bu yüzden okumalıyız! Daha değinmek istediğim konular vardı ama çok uzadığını düşünerek burada kesiyorum. Okunması gereken bir kitap olduğunu düşünmüyorum. Bazı fikirlerin beni olumsuz bir şekilde tahrik etmesi sebebiyle kitabın tamamını okudum. Gereğinden fazla pohpohlanmamalı hiç bir şey.
Elia ile Yolculuk
Elia ile YolculukZülfü Livaneli · Karakarga Yayınları · 202010,8bin okunma
·
19 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.