Yazarın neredeyse tüm kitaplarını okumuş biri olarak kalemi beni inanılmaz mutlu ediyor. Kurguları mutluluk verici. Güzel bir aşk, tatlı yakışıklı bir erkek, sevilesi bir kadın. Aile sorunları, arkadaş bağları... Hepsi bir araya geldiğinde yüzümde ufak bir tebessüm yaratarak okumama sebep oluyor.
Jill Shalvis okurken yorulmuyorum. Küçük Tatlı Yalanlar’da böyleydi. Sakin, huzurlu ama gülümseyerek başladığım kitabı aynı hislerle kapattım.
Pru bir gemi kaptanı. Bir bar sahibi olan Finn’le karşılaştığı andan itibaren heyecan başlıyor aslında. Bir dart sahnesi vardı ki baya sevdim.
Pru tarafında gerçekleşen bazı olaylar var. Ben normalde kitabın başlarının gizemli kalmasını tercih etsemde bu kitapta onu istemedim. Baştan her şeyi bilerek okumak bana ayrı bir huzur verdi.
Arkadaş ortamları inanılmaz eğlenceliydi. Keşke daha fazla sahne okuyabilseydik. Birde Pru’nun kaptanlığıyla ilgili daha fazla sahne görmek isterdim.
Sıcacık, mini yabancı dizi tarzında hikayeleri çok seviyorum. Efsanevi bir aşk romanı gözüyle değilde dediğim düzeyde düşünerek okumanızı tavsiye ederim. Ben yazarın kaleminin bu yönünü seviyorum.
Serinin ikinci kitabı Aşk Dileği’ne başladım bile.