Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Ama Özgürlüğün Ekolojisi'ni yazarken bile, özellikle American Sunbelt'te olmak üzere, tam da benim kaçınmaya çalıştığım şeyi yapmaya çalışan yeni ekolojilerin ortaya çıkmakta olduğunu pek fark edemedim. Bu ekolojiler görünüşte benim ileri sürdüğüm türden düşüncelere benzeyen birçok inancı bir Yeni Çağ romantizmine katarak çeşitli atavist dinsel mezhepler toplamından ibaret olan mistik bir ekoloji üretti. Şimdi genel olarak "mistik ekoloji" denilebilecek "derin ekoloji", Yüryüzü Tanrıçası dini ve ekolojik animizm gibi adlar altında ortaya çıkıyorlar; çeşitli Yeni Çağ düşünürlerini, büyüye dayanan ritüelleri ve çok çeşitli dinsel ya da yarı dinsel uygulamaları kullanıyorlar. Bu mistik ekolojistler arasında birçok atavist, bir neolitik, hattâ pleistosen "duyarlılığı"na, hattâ bazı aşırı örneklerde tarihönesi yaşam biçimlerine dönülmesini istiyor. Hemen hemen hepsi, tüm yaşam biçimlerini bakteriler ve virüsler de dahil olmak üzere "içsel değerleri" açısından birbiriyle eşitleyen, "biyomerkezcilik" denilen ortak bir görüşü paylaşıyor. "Biyomerkezcilik" (sürekli refansta bulunulan Kıtabı Mukaddes metinlerinin öne sürdüğü gibi), dünyanın insanın kullanımı için "yaratıldığı" şeklindeki büyük ölçüde dinsel görüş olan "insanmerkezciliğe" karşıt olarak tanımlanıyor. Ayrıca birçok mistik ekolojiye, dünyanın insan tarafından değiştirilmiş alanlarından ayrı olarak "vahşi doğa"nın tercih edilmesi ve sık sık kıtlığı ve hastalığı, insan nüfusunun aşırı artışının yanı sıra insanın "Doğa"ya müdahelesine "Gaia"nın verdiği ceza olarak gören katı Malthusçu görüşler de sızıyor. Ekofeminizm de, kadınların çocuk doğurma ve yetiştirmedeki tarihsel rollerinin değerlendirilmesinden, erkeklere göre "doğaya daha yakın" olmaları nedeniyle kadınlara saygı duyulmasına dönüştü. Bütün bunlara bir de Yeryüzü Tanrıça'sına duyulan inanç eklendi; bu tanrıçaya tapınmanın, kadınların babaerkil görüşlerini teistik bir "ebedi dişi"ye dönüştürmesi bekleniyor. Kısacası, bugün akılcı bir ekolji hareketinin bütünlüğünü tehdit eden bir dizi mistik, romantik ve genellikle düpedüz aptalca ekoloji anlayışlarının ortaya çıktığını görmeye başladım. Birçoğu kendisini bu kitabın eleştirdiği 1970'lerin pragmatik çevreciliğinden ayrıştırdığı halde, bu mistik ekolojileri tamamen aptalca ve naif buluyorum.
Sayfa 24 - 25 1991 BASIMINA GİRİŞ Yirmi Yıl Sonra... Dengeli bir Bakış Açısı ArayışıKitabı okuyacak
·
7 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.