Tuğulka

Tuğulka
@bosokuyan
İzmir
185 okur puanı
Mayıs 2017 tarihinde katıldı
"Hangi grup en uzun süre böylesine ezilmiş, en yoğun ve yaygın biçimlerde sömürülmüştür ki hayvanlardan başka? En güçsüz insanların bile gene de hayvanlar üzerinde kontrolünün olduğu, yoksul ya da ezilmiş neredeyse bütün insanların kendini hayvanlardan üstün kabul ettiği, hayvanlara sahip olmak, onları sömürmek ve öldürmek için yasal haklarının olduğu koşullarda hayvan bakış açısı mümkün olan bütün teori, tarih, etik ve siyaset içerisinde olabilecek en radikal değişimdir. Eğer tarih efendiler ve köleler arasında bir mücadele ise; insanlar efendidir, hayvanlar ise köle." Steven Best
Reklam
"Fransızlar kaşınıyor. Eğer Prusyalılar muzaffer olursa, devlet gücünün mezkîzileşmesi Alman işçi sınıfının merkezîleşmesi için faydalı olur. Ayrıca, Alman hâkimiyeti Batı Avrupa işçi hareketlerinin ağırlık merkezini Fransa'dan Almanya'ya kaydıracaktır. Alman işçi sınıfının teori ve örgütlenmede Fransızlardan üstün olduğunu görmek için, 1866'da günümüze kadar her iki ülkedeki hareketi karşılaştırmak yeterli olur. Onun dünya arenasında Fransızlar üzerindeki üstünlüğü aynı şekilde bizim teorimizin Proudhon ve benzerlerininkine üstünlüğü anlamına gelir." Marx'ın Engels'e yazdığı 20 Temmuz 1870 tarihli mektuptan
250 syf.
8/10 puan verdi
Sokakta Ve Duvarda 1968
Sokakta Ve Duvarda 1968Kolektif
8/10 · 2 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
184 syf.
8/10 puan verdi
Bıyık Söylencesi
Bıyık SöylencesiTahsin Yücel
8.4/10 · 244 okunma
Rocker, ekonomik ayrıcalıkla iktidar arasındaki karşılıklı ilişkiyi iyi ortaya koyuyor
Tuğulka

Tuğulka

@bosokuyan
·
31 Ocak 23:52
Fakat koşullar, temelde dış ticarete bağlı olarak ticarî sermayenin adım adım gücünü artırmasıyla tamamen değişti. Para ekonomisinin yaratılması ve bazı tekellerin gelişmesinin ticarî sermayeye şehir içinde de şehir dışında da sürekli büyüyen bir nüfuz sağlaması, zorunlu olarak geniş çaplı değişikliklere yol açtı. Böylece iç birliği gevşeyen komünün yerini gelişen bir kast sistemine bırakması, hâliyle, giderek artan bir toplumsal menfaat eşitsizliğine yol açtı. İmtiyazlı azınlıklar, cemaatin siyasî güçlerinin merkezileşmesini daha açık bir biçimde zorlarken, karşılıklı düzenleme ve özgür birleşme ilkeleri, yerini yavaş yavaş güç ilkesine bıraktı. Nasıl her çeşit siyasî üstünlük yeni iktisadi tekellerin yaratılmasına, dolayısıyla toplumun en zayıf kesimlerinin daha çok sömürülmesine yol açacaksa, kamu ekonomisinin küçük azınlıklar tarafından her bir istismarı da, kaçınılmaz olarak siyasî baskıya yol açar. Bu iki fenomen her zaman at başı gider. İktidar arzusu her zaman en zayıfı sömürme arzusudur ve her sömürü biçimi de bu arzuya hizmet etmeye zorlanan siyasî bir yapı içinde kendini gösterir. İktidar arzusu nerede ortaya çıkarsa, orada kamu idaresi insanın insana hükmetmesine dönüşür; cemaat ise devlet biçimini alır.
Sayfa 110 - -111 Milli Devletin Doğuşu
Reklam
Fakat koşullar, temelde dış ticarete bağlı olarak ticarî sermayenin adım adım gücünü artırmasıyla tamamen değişti. Para ekonomisinin yaratılması ve bazı tekellerin gelişmesinin ticarî sermayeye şehir içinde de şehir dışında da sürekli büyüyen bir nüfuz sağlaması, zorunlu olarak geniş çaplı değişikliklere yol açtı. Böylece iç birliği gevşeyen komünün yerini gelişen bir kast sistemine bırakması, hâliyle, giderek artan bir toplumsal menfaat eşitsizliğine yol açtı. İmtiyazlı azınlıklar, cemaatin siyasî güçlerinin merkezileşmesini daha açık bir biçimde zorlarken, karşılıklı düzenleme ve özgür birleşme ilkeleri, yerini yavaş yavaş güç ilkesine bıraktı. Nasıl her çeşit siyasî üstünlük yeni iktisadi tekellerin yaratılmasına, dolayısıyla toplumun en zayıf kesimlerinin daha çok sömürülmesine yol açacaksa, kamu ekonomisinin küçük azınlıklar tarafından her bir istismarı da, kaçınılmaz olarak siyasî baskıya yol açar. Bu iki fenomen her zaman at başı gider. İktidar arzusu her zaman en zayıfı sömürme arzusudur ve her sömürü biçimi de bu arzuya hizmet etmeye zorlanan siyasî bir yapı içinde kendini gösterir. İktidar arzusu nerede ortaya çıkarsa, orada kamu idaresi insanın insana hükmetmesine dönüşür; cemaat ise devlet biçimini alır.
Sayfa 110 - -111 Milli Devletin Doğuşu
Belki de, Rudolf Rocker'ın faşizmin gelişine tanıklık etmesi onun burjuva demokrasisine ait hak ve özgürlüklerin önemsiz olduğu görüşünü reddetmesine yol açtı: "Dolayısıyla da, yüksekten uçan radikal yaklaşımla yapılan 'çeşitli devletlerin anayasalarına girmiş siyasî hak ve özgürlüklerin önem taşımadığı, çünkü hükümet tarafından formüle edilip onaylandıkları' biçimindeki beyanat da tarihsel olguların tamamen yanlış anlaşılmasının sonucudur." s. 104 Peki, Rocker, hak ve özgürlükleri devlete kabul ettiren yekpare bir halk varmış gibi konuşmuyor mu biraz? Türkiye'de İstanbul Sözleşmesi'nin kabulü, lubunya örgütlerinin yasallaşması gibi olguların Türkiye'nin AB'ye girme çabasıyla ilişkisi örneğinde olduğu gibi uluslararası konjonktürün hak ve özgürlüklerin elde edilmesindeki etkisini nasıl okumalıyız?
Tuğulka

Tuğulka

@bosokuyan
·
29 Ocak 00:14
Yeni hak ve özgürlükler asla devletten kaynaklanmaz, halktan kaynaklanır s. 103-104
Yeni hak ve özgürlükler asla devletten kaynaklanmaz, halktan kaynaklanır s. 103-104
Tuğulka

Tuğulka

@bosokuyan
·
29 Ocak 00:02
Teleolojik bir tarih anlayışı mı?
Anarşizmde hümanizmin başka bir örneği: kültür ve insanlaşma; hayvanlık durumundan uzaklaşma olarak anlaşılıyor. Devletinse toplumu hayvanlık durumunda tutmaya çalışan bir güç olduğu ileri sürülüyor
Tuğulka

Tuğulka

@bosokuyan
·
28 Ocak 23:37
İnsana eski atalarından miras kalan hayvanî, canavarca kalıntılar kesinlikle devlet tarafından yüzyıllarca özenle korunup akıllıca geliştirilmiştir.
Sayfa 100
Teleolojik bir tarih anlayışı mı?
Tuğulka

Tuğulka

@bosokuyan
·
29 Ocak 00:01
Bir zamanlar nasıl kudret ve hak tek elde toplandıysa, şimdi de tüm yönetim biçimlerinin silinip gideceği, hukukun yerini adalete, yasalarla verilen hakların yerini özgürlüğe bırakacağı bir çağa doğru ilerlediğimiz açıkça görülüyor.
Sayfa 103 - İktidara Karşı Kültür
Reklam
Bir zamanlar nasıl kudret ve hak tek elde toplandıysa, şimdi de tüm yönetim biçimlerinin silinip gideceği, hukukun yerini adalete, yasalarla verilen hakların yerini özgürlüğe bırakacağı bir çağa doğru ilerlediğimiz açıkça görülüyor.
Sayfa 103 - İktidara Karşı Kültür
İnsana eski atalarından miras kalan hayvanî, canavarca kalıntılar kesinlikle devlet tarafından yüzyıllarca özenle korunup akıllıca geliştirilmiştir.
Sayfa 100
İktidar hiçbir zaman yaratıcı değildir.
Sayfa 98
Carol J. Adams'ın Etin Cinsel Politikası'ndan sonra yazdığı Ne Adam Ne Hayvan kitabını, birincisine göre daha iyi buldum. Etin Cinsel Politikası, aslınsa hayvan sömürüsünü önemsemeyen feministler tarafından "hayvanları sömüren de erkekler, her şeyin sorumlusu erkekler" demek için araçsallaştırılmaya müsait bir kitaptı, ki böyle laflara şurada burada denk gelmek çok zor değil. Bu tutumu, bir kesim sosyalistin ataerkiyi sırf burjuva sınıfına mal ederek "kadınları ezenler ve sömürenler, burjuva erkeklerdir; proleter erkeklerin ataerkide bir dahiliyeti yoktur" demesinden farklı görmüyorum. Ancak Adams, Ne Adam Ne Hayvan'da feminizm ve feministlerle de hayvan sömürüsünü önemsemedikleri ve bu sömürüyü savundukları gerekçesiyle ciddi bir tartışmaya giriyor. Tabii bu tartışmayı bir feminist olarak ve feminizmin içinden yapıyor.
Tuğulka

Tuğulka

@bosokuyan
·
27 Ocak 19:25
Feministler de feminist olmayan kişiler gibi hayvanların hayatlarını insanların hayatına göre ikincil olarak belirleyerek yeniden doğallaştırma ve hayvanlar konusundaki kararları özelleştirme yoluyla hayvanların savunulması konusunu genellikle ortadan kaldırmaya çalışır. Çünkü böyle yaptıklarında kendi çıkarlarına işleyen birçok konu vardır.
Sayfa 230
2.489 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.