Aslında bu Greek felsefesinin ve Batı felsefesinin temel taşlarından biri olan güçsüz olanı korumaya yönelik hukuk ve ahlak anlayışına sert bir eleştiri. Öncelikle şunu bilmemiz gerekiyor Nietzche fikirlerinde insan varoluşuna dair gerçekten çok gaddar bir filozof. Hatta insanı, üst insan ile hayvan arasında ki bir uçurumda asılı kalmış vaziyette betimler. Şu meşhur sözleri bu alıntısını daha anlamlı kılacaktır "İnsan aşılması gereken bir şeydir.". Peki Nietzche neden bunu istiyor? Aslında Alman idealizmi ile de sürdürülen Hristiyan ahlak seviciliği ve Hümanizme karşı bir isyan bayrağı açıyor. Nietzche'ye göre bazı insanlar toplumu geliştirebilecek, yüceltebilecek kadar güçlü yapıdadır, bazıları ise bu güçten yoksun zayıf insanlardır. Bu uçuruma karşı bize önerisi doğa gibi davranmamız gerektiğidir. Güçsüz olan yok olmaya mahkum olacak güçlü olan ise toplum içerisinde yüceltilecek ve suçlu bile olsa topluma tekrardan geri kazandırılacaktır. Çünkü Nietzche'ye göre zarara uğrayan güçsüz, zayıf insan toplumun gelişimini tıkayacak, Hristiyan seviciliği ile toplumun ahlakında rol oynayıp yine toplumun ilerlemesini durdurmaya çalışacaktır. Nietzche'nin istediği üst insan kendi deyimi ile bir "Hasat edicidir". İnsan tıpkı varoluşunun kaynağı olan doğa gibi adaletsiz, acımasız ve vicdansız olmak zorundadır aksi halde son cümlesinde yazdığı gibi kendi iğrençliğinden dolayı ölmeye mahkumdur. Nitekim Nietzche bu sözlerinde pekte haksız sayılmaz makro kozmostan mikro kozmosa kadar uygarlığın veyahut varoluşun ilk ve en önemli temel şartı güçlü olanın ayakta kaldığı bir düzendir. Kara deliklerin yamyam gibi kendi cinslerini yemesi evrenin en ıssız köşelerinde sürmekte olan kaotik zaman akışı, doğa da daha henüz doğamadan diğer türler tarafından öldürülen hayvanlar. Hal böyleyken varoluşumuzun kaynağı olan evrenden veya doğa'dan kopuk bir vicdan, ahlak ve adalet anlayışına sahip olmamız beklenebilir mi?