Clara büyük piyanoya gitti ve dorukların baş döndürücülüğüyle kendisini yakalamış olan bu Rus sonatını çaldı; dinleyenler biliyorlardı ki insanlar böyle yaşamalı ve böyle sevmeliydi; bu öfke ve bu huzurla; bu denli yoğun ve hiddetli; fırtınaların ve toprağın renkleriyle bezeli, şafak vaktinin maviye boyayıp sağanakların kararttığı bir dünyada.