Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

128 syf.
10/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Zihin, Odalar ve Anahtarlar
“İstasyon alanından otele çıkan sokağın başında bir çam ağacının gövdesine tenekeden kesilmiş, koyu yeşil üstüne ak harflerle OTEL yazılmış ok biçimi bir gösterge çakılı, ama yıllar sonra çivilerden biri çürüyüp kopunca okun ucu aşağıya dönmüş toprağı gösteriyor, otelin yer altında olduğu sanısı veriyor insana.” Yusuf Atılgan-Anayurt Oteli, 1973 İhtimal! zihin bağı olan Bay C. ile Türk edebiyatının belki de en orijinal karakteri Zebercettir. Yusuf Atılgan’ın zihninden biri kente, diğeri ise kasabaya göçüp biri Aylak Adam’ı diğeri de Anayurt Otel’inin yapı taşlarını oluşturmuşlardır. Esasında Yusuf Atılgan’ın deyimiyle bu karakterler, birbirlerine kimi noktalarda oldukça sıkı sıkıya bağlı, madalyonun ters tarafları gibidirler. Bay C. şehirde yalnızlığını çeker ve bunalımlar yaşar, Zebercet ise kasabada... İki TL farkla Zebercet çok daha karanlıktır. Öyle ki Yusuf Atılgan okuyucusuna sormuştur, “İki TL farkla sert içim olmasını ister misiniz?” Okuyucu ise elbette sert içimi sevmektedir ve kabul buyurmuştur. Bu sekans bir ihtimal Yusuf Atılgan’ın zihninde vuku bulmuş olabilir, tıpkı Zebercet ’in zihninde ve gerçekte vuku bulan olayların ayırdına varamadığımız gibi. Nitekim bilinç akışı mevcuttur. Geçmiş ile bağını koparamayan bir karakterin yalpalamalarını okuyoruz. İlkin, yılların alışkanlığı ile oteli intizam dahilinde yöneten bir adam çıkıyor karşımıza, saatleri kuran, tıraş olan, ayaklarını yıkayan hatta saatin ne zaman geri kalacağını dahi bilen bir adam. Perşembe gecesi, gecikmeli Ankara Treni ile bir kadın gelir otele, yalnızca tek gece kalır ve bir köye gider. Bu andan itibaren bazı bunalımlar gün yüzüne çıkar Zebercette. Bu bunalımlar, çoğu zaman davranışlarını ne yönde baskılayacağına da engel olur. Nitekim cinsel arzularını zihninden, ortalıkçı kadına sonrasında bir havluya (gecikmeli Ankara Treni ile gelen kadının odasında unuttuğu havludur) yöneltecek kadar sapkınca davranışlar sergiler. Bir bakıma kendini, otelin sahibi Keçecilerin devamı olarak görmektedir. Keçecilerden bir adamın yengesine tutulması gibi o da yalnızca bir gece gördüğü kadına tutulur… Yalnızlığa alışmıştır, zihninde dönen düşüncelerin sağlıklı olup olmadığından bihaber günlerini geçiren Zebercet, geçmişten gelen anıların saldırısına uğrar. Bu anılar okur nezdinde fazlasıyla zorlayıcıdır, içi içe hatıralar belki de şekil değiştirerek Zebercet ‘in zihnine giriyordu. Sesler duyuyordu!.. Geçmişten!.. Fakat bir ihtimal şimdi duyduğunu zannediyordu! Bir zaman sonra bekleyiş başladı Zebercet için. Kendini, kadının geleceği güne odakladı hep. Kendi kendine kadınla konuşuyormuşçasına konuştu, kadının, havlusuna sarılırken, geldiğini zannetti. “Gelmeseydin ölürdüm” dedi… Sonraları zihnine, çok daha keskin bir düşünce saplandı zira o günden sonra ne gelen müşterileri otele aldı ne de çalan kapıya baktı. Dışarılara çıkıp içmeye, başka insanlarla iletişim kurarak belki de bir çıkış yolu aradı. Çok uzun bir süre yemek dahi yemedi. Açlığın, insanda halüsinasyonlara neden olduğu düşüncesi vardır. Otele kısılıp kaldığı bu zaman diliminde okuyucu yine diğer sayfalarda olduğu gibi kendince varsayımlarda bulunmak zorunda kalacaktı. Nitekim Zebercet, neler gördü, kimlerle konuştu veya hangi hatıraları, gerçeklik boyutuna geçti bilmiyoruz fakat o zihnine saplanan düşünceye doğru gittiğinden emindik. Otel’in yeraltında olduğu sanısı veren gösterge, daha ilk sayfalardan Zebercet ‘e dair mesajlar veriyordu belki de. Anayurt Otelini anlamak için yeraltına, Zebercet ‘in bilinçaltına inmek gerekiyordu. Artık Yusuf Atılgan için bile çok geçti. Artık okuyucusuna, Zebercet gerçeği budur diyemezdi. Zira her okurun zihninde artık bir karanlık Zebercet gerçeği vardı… Bir okurun Zebercet gerçeğine göre otelin aslında var olmadığı, her bir odanın esasında Zebercet ‘in zihninde var olan odalar olup yanında tuttuğu anahtarlarla bir takım geçmişe, kendisine ve hissiyatına dair sorunları çözmek adına zihninin odalarında dolaştığı söylenebilir. Son olarak… Kulaklarda Macit Koper ’in sesi yankılanır; “Adım Zebercet, Zebercet. Oysa ben sizinkini bilmiyorum. Gecikmeli Ankara Treniyle geldiniz, üç gün önce. Kaydınızı yapamadım, adınızı söylemediniz. Döneceğinizi biliyorum gittiğiniz köyden… youtube.com/watch?v=JwoenFG...
Anayurt Oteli
Anayurt OteliYusuf Atılgan · Can Yayınları · 202329,9bin okunma
··
202 görüntüleme
Anıl okurunun profil resmi
Bu yorum, incelemeye ek olarak bilgi anlamında düşünülebilir bu nedenle ayrı bir yorum olarak yazıyorum zira okumak isteyen arkadaşlar görmek isteyebilir. :) Öncelikle güzel düşünceleriniz özelinde teşekkür ediyorum. :) Sonrasında sizin son cümleniz üzerinden kendi düşüncemi belirtmek isterim. Ben şayet kitabı, okumamış olsaydım kaybımın çok büyük olacağını ifade etmek isterim, kaldı ki sonraları yine bu kitaba dönüp okumak planlarım dahilinde. Gerçekten de Türk Edebiyatı için bir mihenk taşı niteliğinde bu kitap. Zebercet anlamı mücevher demekmiş. Belki karakter olarak mücevher olmasa da Türk Edebiyatındaki yeri, başlangıç ve ilk olması anlamında bir mücevher niteliğinde olduğu çok açık. Yusuf Atılgan iki kitabını karşılaştırırken; Anayurt Otelinin sanatsal yönünün Aylak Adama nispeten çok yukarılarda olduğunu savunuyor. Benim için de öyle. Anayurt Oteli, Aylak Adam ile karşılaştırılamayacak kadar ileride bir kitap. Her anlamda.., gömülü anlamlar, simgesel anlatımlar, psikolojik yanlar, dışa vurumlar, arayışlar... Hepsi profesyonelce ilmek ilmek işlenerek eklenmiş esere, adeta bir mücevher ustası inceliğinde işlenmiş gibi! Ortalıkçı kadın hakkında da birkaç bir şey eklemek isterim. Esasında depresyonda olan bir kadın. Bunu çokça uyumasından anlayabiliriz, geçmişe dair izleri fazlasıyla taşıyan hatta bu izleri silememiş bir kadının davranışlarına şahit olduk. Zebercet 'in aksiyonuna maruz kalmadan evvel bir travması var, ki Zebercet 'i neredeyse umursamıyor bile. Hatırlarsınız belki; yastığın altına mendili bile bırakıyor, izin veriyor, vermek zorunda hissediyor belki de, korkunç bir boş vermişlikle... Çok daha fazla detay var aslında ama ancak bu kadarını yazabiliyoruz incelemeye, geriye kalanını ise kitap toplantımızda konuşmak gerekiyordu. :)
Neşe okurunun profil resmi
Okumayı ertelediğim eserlerden biridir. Aynı zamanda da merak ettiğim. İncelemenize bakınca ilk fırsatta okuyayım dedim. Elinize sağlık.
Anıl okurunun profil resmi
Teşekkür ederim, mutlaka okumalısınız. :)
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.