102: O gün sûra üfrülür ve günahkârları o gün gözleri gömgök bir halde haşrederiz.
103: Aralarında fısıldaşır gibi konuşurlar: "Ancak on gün filan kaldınız."
104: Onların söylemekte olduklarını biz daha iyi biliriz. Yolca en seçkinleri olan şöyle diyordu: "Eni sonu, bir gün kaldınız."
105: Sana dağlardan soruyorlar. De ki: "Rabbim onları un ufak edecektir."
106: "Yerlerini bomboş, dümdüz bırakacaktır."
107: "Yerlerinde bir eğrilik de bir yumruluk da görmeyeceksin."
108: O gün, eğip bükmesi olmayan davetçiye uyarlar. Rahman'ın huzurunda sesler kısılır, artık bir hışıltıdan başka bir şey işitmezsiniz.
109: O gün şefaat yarar sağlamaz. Ancak Rahman'ın izin verdiği ve sözünden hoşnut olduğu kimse müstesna...
Sayfa 119 - Yeni Boyut Yayınları