Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Üzülerek belirtelim ki, bugün insan kalbinin manevi terbiyesi ihmal edilmiş, gayretler çoğunlukla mideye ve kalıba yöneltilmiştir. Kalp hastalığı denilince manevi değil, maddi kalp hep anlaşıla gelmiştir. Öyle ki kalple işlenen günahlar gizli olduğu için zahirdeki günahlar kadar üzerinde durulmamıştır. Mesela adam öldürmek, içki içmek, yalan söylemek büyük günahlardandır. Bir mümin bunlardan sakındığı gibi, kalple işlenen kin, haset, kibir, riya, aşırı dünya sevgisi, kader ve kazaya itiraz, ilahi takdire rızasızlık, gaflet gibi gizli günahlardan sakınmamaktadır. Halbuki, İbn Hacer-i Heytemi’nin naklettiği gibi: “Kalple işlenen günahlar, dış azalarla işlenen günahlardan daha tehlikelidir. Çünkü onlar, sonuçta imanı zedeler, ibadetin kabul edilmesini engeller, amellerin sevabını yok eder. Gizli günahların çoğu insanı şirke sürükler, nifaka bulaştırır, dinden bile çıkarır. Ayrıca kalpte yer eden gizli günahlar, devamlıdır, her zaman insanı tehlikeye sokar. Zahiri günahlar ise böyle değildir.” Bir insan devamlı adam öldüremez, hiç ara vermeden içki içemez. Fakat hasetçi bir insan devamlı haset ateşiyle kavrulur. Kibirli bir insan her işinde kibrini ortaya koyar. Riyakar bir insan, her ne yapsa işlerinde riya kokar. Aşırı dünya sevgisi, mal hırsı tedavi edilmezse, can çıkana kadar kalbe yara olur. Kalbi saran günahları fark etmek kadar, onları terk etmek de zordur. Bunun için gerçekten ıslah olmuş ve Allah ile huzur bulmuş insan sayısı azdır.
·
23 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.