Kitabı olumlu eleştiriler üzerine okumaya karar verdim. Afganıstan’ın Sovyetler Birliği işgali ve sonrasını anlatan bir kitap olduğundan haberdardım. Herşeye rağmen kitabın kapak sayfasındaki masum iki çocuğun sarılışı kalbimi ısıtmıştı.
Kitabın ilk 150 sayfasını okurken devam etmekte çok zorlandım. Defalarca kitabı bırakmayı düşündüm. Hasan’ın masumiyetine karşın Emir’in kayıtsızlığı… Yaşanılanların pişmanlığına karşın Emir’in gardını alış biçimi ve bencilliği… Ve ilk 150 sayfada pişmanlığını yoğun olarak yaşayan iç ses. Babalar ve oğulları…
Sonrasında konu daha akıcı bir hal alsa da yaşanan olaylardaki iğrençlikler, acılar çok sert. Kitabı bitirdiğimde uzun süre kendime gelemedim. Güçlü ama çözümsüzlüklerle dolu bir hikaye.
Okumamış olmayı tercih ederdim.