Hocam, 1965'te Nurettin Topçu'nun kaleme aldığı şu satırları anımsattınız bana. Ülkesini, milletini, dinini bunca düşünen bu yüce şahsiyetin yapayalnız bırakılmışlığına bir bakar mısınız?
“Hizmetine ömrümü harcadığım memlekette, dostlarım kalmadı gibi bir şey.
İnsanın düşkünlüğünü, sefaletini bilirdim ama ruh sefaletinin bu kadar karanlığını görmemiştim.
İnsan diye emek verdiklerimin hemen hepsi de ruh ve mana mefhumuna yabancı, menfaat kölesi bir takım haşerelermiş.
Ahlâksızlığın ummanı olan bu Şark’ı, yaşadıkça tanıyorum. Burada insanı fenerle arayanlar yanılmamışlar.
‘Müslüman’ız diyen insan yığını’ yok mu? Onlar, Şark’ın en aşağı tabakasını teşkil ediyor.
Yaşanan şekliyle Müslümanlık Şark’ı bitirmiş. Buraya artık ne ilim girer, ne ahlâk, ne de Allah uzanır bunlara…
Bunların önce her şeyi bırakıp, insanlık devrine girmeleri lâzım…”