Bizim İslam içindeki eski medeniyetimiz, yaşanan, sürup giden, tam ahenk çatısı altında çocuklarını barındıran, kendi kendisine yeterli durmadan icad ve temsil eden fakat bunu asla aşırıya götürerek kökünden koparmayan soylu bir medeniyet idi. Bu medeniyet konuşmayı sevmez, iddiayı hafiflik sayardı. Fakat becerikli idi, üstündü, propagandaya ihtiyaç duymayacak kadar sağlam ve şahsiyetli idi.
Bugün, o ahenk ve huzüru kaybetmiş bir Türk - İslam çağının insanlan olarak çok konuşuyoruz, hem de lüzumundan fazla konuşuyoruz. Fakat bu konuşmamız, ne yazıktır ki, Batı taassup ve propagandasının Türkler ve diğer İslam
milletler aleyhinde verdiği hükümleri tekrarlamak için ve ondan ibarettir. Yani, harcıalem Batı, 14 asırdan beri İslam dünyasına karşı duyduğu kompleksin, kıskançlığın ve. düşmanlığın yalan ile halhamur olmuş iddiasını, kendi yığınlarına benimsetmekle kalmamış, aynı zamanda bize de kabul ettirmiştir.
.....
(25.9.1972, Haseki, İstanbul)
(Ahmet Kabaklı önsözünden)