Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

187 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
116 günde okudu
İlkokul ve lise tarih kitaplarında Osmanlı Tarihi, Kuruluş (1299-1453), Yükselme (1453-1566), Duraklama (1566-1699), Gerileme (1699-1820), Dağılma ve Çöküş (1820-1922). Bu dönemlendirme hakkında şematik bir biçimde resmedildiğinde __/```\__ bir gemi bacasını andırdığını Osmanlı Tarihi hocam söylediğinde dönemlendirme ve bu dönemlendirmenin ana tezi olan gerileme paradigması ilgimi çeken bir konu oldu ve son iki yıldır okumalarımın seyri bu yöndeki araştırmaları incelemekle geçti ve geçmeyede devam ediyor. Bunun sebebi ise imparatorluk tarihinin ilk 250 yıllık tarihinin kuruluş ve yükselme dönemlendirmesi başlığı altında hem ilkokul ve lise yıllarında derslerde ilgi görerek dinlenmesi hemde akademik camiada da araştırmaların büyük bir bölümünün bu dönemi kapsaması. Durum böyle olunca 17. ve 18. yy'lar imparatorluğun karanlık cağları olarak kalmıştır. 19. ve 20. yy'ın başları ise modernleşme ve cumhuriyete giden süreci ihtiva etmesi açısından yine bu dönemde üzerine çokça araştırılmıştır. Derslerin ve tarih anlatımının bu dönemlendirme altında ve dönemlendirmenin başlık formatına uygun bir tarih yazımı ise durumu can sıkıcı bir şekilde lanse etmiştir. Yurtdışında 1960'lardan beri ülkemizde ise son 20 yılda ( ki o da çok az bir kesim tarafından) gerileme teması eleştiriye tabi tutulmuş Osmanlı ve etrafındaki dünya ile olan bağlantısı irdelenerek sosyal ve ekonomik yönüde incelenmeden salt askeri başarı-yenilgi ekseninde bir tarih yazılamayacağı savunulmuştur. Gerileme söylemi aslında 17. yy'da yaşanan kriz ve değişim döneminin aydın ve bürokrat devlet adamlarının layihalarında görülmektedir. Lakin bu durum onların pozisyonlarındaki değişmelerden kaynaklanmaktaydı( bu konuda Mehmet Öz/Kanun-ı Kadimin Peşinde ve Mustafa Armağan/Gerileme Paradigmasının Sonu' bakınız). Yazar, bu eserinde 1703 isyanı üzerinden 17. yy'da Osmanlı siyasasında bir gerilemenin değil değişimin yaşandığını siyasal aktörler ve kurumsal değişimler örneği ile bize sunuyor. 17. yy'ın ilk yarısında sık sık taht değişikliği ve istikrarsız yönetimler meydana gelmiş ve imparatorluk türlü krizlerle karşılaşmıştır ( çocuk ve akli dengesi yerinde olmayan padişahlar, iktisadi ve mali bunalım, sosyal karışıklık, nüfus patlaması ve kıtlık). 1656'da yaşanan bu istikrarsızlığa son vermek isteyen IV. Mehmed (15 yaşında) ve Validesi Turhan Sultan Köprülü Mehmed Paşa'ya sadaret mührünü olağanüstü yetkilerle verirler. İktidar boşluk kabul etmez ve bu durum Fâtih, Yavuz, Kanunî gibi klasik Osmanlı padişahı tipinin yerini yönetimde daha az etkin padişahın olduğu bir tipe ve sadrazamların etkin olduğu bir yönetime evrilmesine neden oldu. Bu kitap ise Köprülülerle başlayan bu paşa kapısı(bab-ı ali) gibi guc odağının tek olmadığını Defterdar kapısı ve Şeyhülislamlık kapısı ( bab-ı meşihat) gibi güç odakları olduğunu ve bunlar arasındaki mücadeleyi bize aktarıyor. Gerileme yok kriz var Osmanlılar bu krizi dönüşüm ve değişim yaşayarak hayatlarını 350 yıl daha devam ettiriyorlar. Konuyla ilgilenenler olursa belli başlı eserleri okumasını tavsiye edebilirim; Mehmet Genç- Osmanlı İmparatorluğu'nda Devlet ve Ekonomi, Şevket Pamuk- Osmanlı Ekonomisi ve Kurumları, Virginia Aksan/Daniel Goffman- Erken Modern Osmanlılar, Karen Barkey- Farklılıklar İmparatorluğu, Rifa'at Ali Abou-El-Haj-Modern Devletin Doğası, Sam White- Erken Modern Dönemde Celâli Isyanlari, Suraıya Faroqhi- Türkiye Tarihi 1603-1839.
1703 İsyanı
1703 İsyanıRifa'at Ali Abou-El-Haj · Tan Kitabevi Yayınları · 201113 okunma
·
61 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.