Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

142 syf.
9/10 puan verdi
okulda öğrendiklerimi unutmak için on beş yılımı harcadım.
kitabın içeriğinden çok karşı çıktığı ve benimsediği felsefeler üzerinden yürümek istiyorum. dünyada hüküm süren ekonomik düzenler kendisinin niteliğine bağlı olarak farklı eğitim sistemleri geliştirdiler. bu birbirinden bağımsız gelişen iki faktör olsa da günümüz için bu ayrılıktan söz edemeyeceğiz. göçebe toplumlarda, koloni toplumlarında, hatta ilkel dönem toplumlarında okul yerine eğitim yeri; bilgelerin yanında gönüllü öğrenci olmak, tiyatrolarda düşünürlerin konuşmalarına katılmak, yazıyla birlikte bilimsel notlar tutmak yani özünde ''aylaklık'' ile bağlantılı olan bir eğitim felsefesi vardı. bu eğitim biçimi ''zorunlu'' değilken aynı zamanda ''süreklilik'' arz etmeyen bir eğitimdi. aylaklık temel felsefeydi bu sistemsiz sistem için. çünkü aylak bir eğitim düşünce gücünü arttırırken, felsefesinin, bilmin, ideolojinin yaratılmasına da sebebiyet veriyordu. bugün temel sorularımızdan biri, neden bir nietzsche, marks, hobbes, kro potkin, dostoyevski, aristoteles bugün yetişmiyor? üzerine oluyor. çünkü günümüzde üretim şekilleri başkalaştığı için ihtiyaç duyulan iş gücünün istihdamı ve eğitimi de otomatikman değişiyor. ve sonuç; hızlı ve çok üretim mantığı, eğitimi aylak bir felsefeden çıkarıp disipline edilmiş, çalışmaya zorlanmış bir eğitim sistemi (terbiyesi) haline dönüştürmüştür. keza bir daha öteye giderek nitelikli* çalışan olabilmek için eğitimi de bir üretim aracı olarak ele alıp çalışan olmak isteyen kişinin cebinden belli bir harcama ve emek talep etmektedir. dolayısıyla felsefeciler, düşünürler yerlerini seri üretilmiş nitelikli elemana bırakmıştır. ve sistem öylesine öğütüyor ki insanı, yüksek eğitimini alıp sektöründe çalışanı olduğunuz bir yerde kişiye ilk söylenen sözdür ''okulda öğrendiklerini unut'' demek. çünkü sistemin hız ve güce dayalı bir mantığı olduğu için çalışan olandan istediği şey çok basit. ''en kısa sürede en çok işi en doğru şekilde yapan eleman.'' ne düşünce istiyor sizden, ne de bir kuram. dolayısıyla sokaktan çevirdiği okumamış bir kişiye yaptırabileceği işi ''boşuna okumasın'' diyerek eğitim şartıyla eleme yapılmakta ve iş eğitimli olana verilmekte. ki eğitimli işsiz oranı bugün bizim acı bir gerçeğim olarak orada duruyorken... kitabı daha anlaşılır bir şekilde anlatmak istedim çünkü bu kitap, aslında çoğu insanın gerçeğin acı yüzünden kaçıp sığındığı bir alan olan edebiyat içerisinde gerçeği yeniden hatırlatan bir kitap. okulsuz toplum aslında bir öze dönüş, mevcut üretim biçimlerinin dünyayı ve insanı (her anlamda) nasıl bitirdiğini, ilk çağlarda var olan eğitim felsefesinin ne kadar değerli olduğuna atıfta bulunan bir eser. bugün ''anarşist felsefe'' olarak adlandırılması aslında, üretim biçimlerinin başında duranların bakış açısından başka bir şey değil. kitap anarşist felsefeyi değil, ilk dönem felsefesini bir ideal olarak görmektedir mevcudun bittiğini söyleyerek. anarşist felsefe bambaşka bir şey. keza ilk dönem eğitim mantığının da ciddi eksileri var. ancak bugün durum daha vahim. sadece ''en azından okuyor millet'' diyerek moral veriyoruz kendimize. ama o da değil... sözlerime son verirken peter ustinov'un şu güzel sözüyle kapatayım; ''okulda öğrendiklerimi unutmak için on beş yılımı harcadım.''
Okulsuz Toplum
Okulsuz ToplumIvan Illich · Oda Yayınları · 20063,919 okunma
··
1 artı 1'leme
·
101 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.