Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

BU DA BİR HİKÂYE
Âdemoğlunun sair hayvanlardan en büyük farkı akıl ve zekâya, konuşmak hassalarına malik olmasıdır, derler..Boş laf.! İnsanla hayvan arasındaki en mühim fark, bizim, yani Beni Âdemin, hayvanlara nazaran her şeye çabucak alışabilmemizdedir.. Bence beşeriyetin en büyük saadetlerinden birisi bu alışmak kabiliyeti ise, en korkunç felaketlerinden birisi de yine bu alışkanlıklardır. Her derde, her cevr ü cefaya, her bela ve mihnete ne çabuk alışırız, bunları ne çabuk benimseriz, ne çabuk bunlar bizde bir tabiat-ı saniye haline girer.. Ne kuvvetli ve ne kadar zayıf bir nesnesin hey gidi Âdemoğlu hey.! Uzun söze ne hacet, size, alışkanlığa dair bir fıkra anlatıvereyim. İşi kısa kesiverelim.. Vakt-i evailde bir ''Devletlu Teres İzzet Paşa'' varmış.. İzzet Paşa Hazretlerine böyle bir lakap verilmesinin sebebi de şuymuş: İzzet Paşa, her önüne geleni ''Teres'' diye çağırırmış.. ''Teres geldi mi.?'', ''Teres şu evrakı tebyiz et.!'', ''Terese haber edin, gelsin buraya.!''. Velhasıl her lafın başında bir ''Teres''. Vilayette herkes buna alışmış. Günün birinde şehre yeni bir defterdar gelmiş.. Ve tabii Defterdar Bey, doğruca, Vali Paşayı ziyarete gitmiş.. Vali Paşa yeni defterdarını lazım gelen nezaketle karşılamış. Şöyle karşısında yer göstererek: - Buyrun buraya, teres.! demiş.. Defterdar Bey tabii afallamış.. İzzet Paşa zili çalmış: - Terese bir kahve getirin.! demiş.. Defterdar Bey büsbütün şaşırmış.. İzzet Paşa: - Eeee.? Anlat bakalım, teres, İstanbul'da ne var ne yok.? Rahat seyahat ettin mi, teres.? deyince, defterdar Beyin hayreti hiddete inkılap etmiş. Adamcağız kıpkırmızı olmuş.. Zeki bir zat olan İzzet Paşa, işin farkına varmış tabii.. Ve derhal zili çalarak, içeri giren iriyarı hademeye: - Yatır şu teresi yere.! diye emir vermiş.. Ve feryatlarına rağmen, Defterdar Bey yere yatırılmış.. Vali Paşa, hademenin dizleri altında debelenen defterdarın kulağına, mütebessimane eğilmiş ve: - Ulan teres.! Teres.! Teresoğlu teres.! diye mütemadiyen bağırmaya başlamış. Ve bu teres telkini, Defterdar Bey'in yüzündeki hiddet alaimi zail oluncaya kadar devam etmiş. Nihayet defterdar gülmeye başlayınca, İzzet Paşa, adamcağızı hademenin dizleri altından tahliye etmiş ve: - Eeee.? Nasılsın bakalım şimdi teres.? demiş.. Defterdar: - Ömrünüze duacıyım, efendim, diye memnunane cevap vermiş derhal.. *** Şu fıkrada beşerin alışmak ve alışkanlık hususundaki bütün komikliği vardır.. Fazla tefelsüfe (felsefe) ne hacet.? * [Ben / Yeni Gün, 10.6.1931]
Sayfa 100Kitabı okudu
·
3 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.