Hara, elinde kağıtla düşünmeye başladı. İçini derin, korku ve merhamet karisimi bir duygu kapladı. Gözleri şöminenin ateşine kilitlenmişçesine ayakta dikiliyordu. Ateşin içerisinde belli belirsiz oluşan şekiller sanki kendisine bir şeyler anlatmak istiyordu. Ateşin ortasında beliren simsiyah gözler sanki bir şeyi arıyor gibiydi, ya da birini… Korku yavaş yavaş dehşete donuyordu. Gözlerini kapatmak istiyor ancak o simsiyah korkunç gözlere bakmaktan kendini alamıyordu.
Walter’in kıkırdamasıyla kendine geldi. Yüzünü bebeğe cevirdi: Walter, Hara’ya bakarak gülücükler saçıyordu. Hara bebeği kucağına almak için hamle yaptığı anda hala elinde halen tutmakta olduğu mektubu fark etti. “Hoş geldin evine Walter Vincent” diyerek mektubu şöminenin ateşine fırlattı.
“Gel bakalım ufaklık, senin kaydını yapalım haydi” diyerek göğsüne bastırdığı bebekle odasına cikti. Bilgisayarını açarak “Yeni Kayıt” bağlantısına tıkladı. Önünde açılan forma baktı… Ad ve Soyad ile başlıyordu form. “Walter Vincent… Walter Vincent…” Ve elleri klavyede hareket etmeye başladı:
Adi: Winter
Soyadi: Cenvant
Formu dolduran Hara hala kucağında tuttuğu ve simsiki sarıldığı Winter’a baktı. Soguk bir kış gecesi kendisine gelen bu saf meleğe bir anda bağlanmıştı. Anne olmak nedir bilmiyordu ama bundan daha farklı olamayacağından neredeyse emindi.
Winter kucucuk elleri ile Hara’nin gömleğinden belli belirsiz görülen göğsüne vurmaya başlamıştı. Ağlamıyordu ama ne istediği gözlerinden okunabiliyordu Winter’in. “Tabi ya acıkmış olmalısın. Hadi sana biraz sut isitalim” diyerek bebeği koltuğa bırakarak kalkmaya yeltendi Hara. O anda Winter büyük bir çığlıkla ağlamaya başladı. Hara şaşkın, vazgeçip tekrar kucağına aldı bebeği. “Ama karnini doyurmam gerek Winter, gitmem lazım” diye mırıldandı. Winter’in ağlaması Hara’nin kucağına dönünce bıçak gibi kesilmişti ve tekrar kadının göğsüne tatlı tatlı vurmaya başlamıştı. “Emzirmemi istiyorsun ama benim sütüm yok ki” dedi bebeğe, kendisini anlamayacağından emin, bebeğe baktı. Bebek simdi gülmeye başlamıştı. “Ne kaybederim ki, biraz oyalansın sonra sütü isitirim” diye düşünerek gömleğinin düğmelerini çözdü, göğsünün ucunu bebeğin ağzına dayadı. Aslında tek amacı bebeği oyalamak değildi Hara’nin. Hayati boyunca emzirmenin nasıl olacağını hayal etmişti ve buna en yaklaştığı bu anı kaçırmak istememişti.
Winter’in, sut gelmediği için huzursuzlanacağını bekliyordu Hara. Ama Vinter mutluydu. Gözleri isil isil emiyordu. Hara anlam veremedi. Bir sure sonra Winter kucağında uyuya kalınca göğsünü bebeğin ağzından çıkardı ve göğüs ucundaki beyaz damlayı o an gördü.
Başı dönmeye başlamıştı Hara’nin. Bu nasıl mümkün olabilirdi ki? Hiç mantıklı değildi. Derin uykudaki Winter’i kanepeye bırakıp yeniden masasına geldi. Beyni düşünceden düşünceye atlıyordu. Bebeği emzirmişti. Bebek ona gelmişti. Hayati boyunca beklediği, özlemini çektiği evladı gelmişti ona. Onu kendisi büyütmeliydi, kendi çocuğuydu Winter. Emzirdiği bebeğiydi Winter.
Tekrar bilgisayarı açtı ancak bu sefer “Kayıt Düzenle” bağlantısını tıklayarak Winter’in formunu yeniden açtı ve en başından beri yapmak istediği değişikliği yaptı:
Adi: Winter Cenvant
Soyadi: Eathart