Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

384 syf.
6/10 puan verdi
Muhtemelen pek az kişi bilir. Tarih 30 Ocak 1975… İzmir'den kalkan 345 sefer sayılı Türk Hava Yolları uçağı, İstanbul'a gerçekleştirdiği son yolculuğunda, ilk iniş denemesinin ardından tekrar yükselmek zorunda kalır. Uçak, ilk denemesinde başarılı bir iniş gerçekleştirmiş ve tekerlekleri piste değmiş olmasına rağmen, tam o sırada havaalanında elektrikler kesildiği için tekrar yükselmek zorunda kalmıştır. O dönemde havalimanında kullanılan eski model jenaratörlerin devreye girmesi için yirmi saniye kadar bir zamana ihtiyaç vardır ve uçak, bu süre içinde pistten çıkma tehlikesi yaşayabileceği için pilotlar tekrar havalanmak zorunda kalmıştır. Sadece yirmi saniyelik bir karanlık ve kaybolan kırk iki hayat... Tekrar yükselip Topkapı üzerinden tura çıkan TK 345, Marmara Denizi üzerindeyken kuleyle irtibatını aniden kaybeder ve ortadan kaybolur. Başta da denildiği gibi yıl 1975. Ne radar var, ne de bugünkü gibi gelişmiş bir izleme sistemi... O dönemki yetkililer uçağın kaçırılmış olduğunu düşünerek uçağın erişebileceği mesafedeki diğer havaalanlarına haber bile vermişler. Gece boyunca, fırtınayla çalkalanan denizde yapılan tüm aramalar sonuçsuz kalınca, çalışmalar sabah saatlerine bırakılır ve en sonunda uçağın bazı parçaları denizin çeşitli yerlerinde bulunur. Böylelikle uçağın denize düşmüş olduğu açıklık kazanmıştır ancak enkazın yeri bir türlü tespit edilememektedir. Günümüzde pek azımızın bildiği 345 sefer sayılı bu uçuş, Türkiye'nin ilk ve tek denizde kaybolan sivil uçağı olma özelliğini taşımaktadır. İşin en ilginç kısmı ise uçağın yeri tespit edildikten sonra dahi, teknik yetersizlikler yüzünden düştüğü yerden çıkarılamamış olması ve kazada hayatlarını kaybeden yolcuların cesetleriyle birlikte hâlâ Marmara Denizi'nin dibinde yatıyor oluşudur. Ölen 42 kişi arasında Fatih Terim'in kayınpederi ve Seyyal Taner'in 19 yaşındaki hostes kızkardeşi Serap da vardır. Sonra Seyyal Taner kaza gününü anlatıyor: ''“Asıl hostes gelmedi, kardeşimi çağırdılar” O gün çok büyük bir acı yaşadığını anlatan Seyyal Taner uzun bir süre sakinleşememiş. Şokun da etkisiyle kaza bölgesine giderek kardeşini aramak için o fırtınada, üzerindeki kıyafetle denize girmiş: “Şoktayım ama denize girip deliler gibi ağlayarak, ‘Serap, Serap!’ diye bağırdığımı hatırlıyorum yine de. Beni sakinleştirmeye çalışıyorlardı. Sonra iğne yapıldığını hatırlıyorum.”Serap Özşahin, THY’ye koleji bitirdikten hemen sonra girmiş. Seyyal Taner bu süreci de şöyle anlatıyor: “Koleji bitirdikten sonra arkadaşlarından THY’de bir yıl hosteslik yapanların dünya seyahati kazandığını öğrenmiş. Tabi amacı önce hostes olmaktı, çok istedi. Bu seyahat imkânı da çok cazip geldi. Ve hostes oldu.” Seyyal Taner kardeşinin aslında o gün uçuşu olmadığını söylüyor: “O gün evdeydi. Bu uçuşta yedek hostesti. Asıl uçması gereken hostes gelemediği için telefonla kardeşimi çağırdılar. O da kalktı, giyindi ve gitti. Yani bilmiyorum, nasıl izah edebilirim ki? Bu uçuş onun uçuşu değildi. Evdeyken bir anda çağırılıyor.” Seyyal Taner bu kazanın en çok annesini etkilediğini söylüyor: “Annem kazadan sonra yedi yıl kardeşimi bekledi, sonra da öldü. Hep camdaydı. Kanser değildi ama üzüntüden organları iflas etti. Yemedi, içmedi, gezmedi, tozmadı, saçını boyamadı, makyaj yapmadı, hep kardeşimi bekledi... Hayata küstü. Gözümüzün önünde annemi yavaş yavaş kaybettik. Onlarca doktora götürdük. Nasıl bir şoktu yaşadığı, bilmiyorum. Allah hiçbir anneye yaşatmasın. Hepimiz hastalandık, hâlâ da sağlıklı değiliz. Çünkü mezarı yok. Bu yüzden hep tetikte yaşadık.” Düşüş sebebi herkesin kafasında hâlâ soru işareti olarak duran uçakta ağırlıklı olarak işadamları vardı. Türkiye’de halkla ilişkiler sektörünün tanınmış simalarından Nil Adula’nın abisi, Salad Yağları’nın kurucusu, Alkim Kimya’nın sahibi, Türk Henkel, BP ve Bimaş gibi şirketlerin yöneticileri de yine bu uçaktaydı. Alman yolcuların bulunduğu uçakta ünlü isimlerin yakınları da vardı. Fatih Terim’in eşi Fulya Terim’in babası, Kadir İnanır’ın arkadaşı gibi. Kitaba gelince; Ben vasat buldum. Kurgusu zayıf, uçak kazasıyla ilgili kaba bilgiler ve komplo teoriyleriyle dolu kötü kurgu. Biraz Dan Brown'u taklit etmiş gibi. Çok daha iyi araştırılıp işlenebilinirdi, çünkü gerçekten çok ama çok gizemli bir uçak kazası. Ölenleri tekrar rahmetle anıyorum...
Uçuş 345
Uçuş 345Cenk Kayakuş · Altın Bilek Yayınları · 2015180 okunma
·
110 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.