Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

207 syf.
·
Puan vermedi
Bugün ne geldi başıma! Bacanağıma uğradım öğleden sonra...Akşamüzeri saat altı sularında evime gideyim,dedim.Yarı yoldaydım.Daha önce de hep gördüğüm ve içindeki kitapları karıştırdığım tablada durdum.İlk defa tabladaki tüm kitaplara bakacağım tuttu.İnsan ne yapar kitap tablasının başına gelince? Bir kaç kitaba bakar,bir ikisini eline alır;bazısının sayfalarını şöyle bir karıştırır,,,değil mi? Tablada yedi veya sekiz sıra kitap vardı.Ben her sıradaki kitapların adlarını tek tek okumaya başladım.Sizler de görmüşsünüzdür kitapçılarda ucuz,az sayfalı olanları koyarlar dükkânlarının önüne.Ben üç tanesi beş liraya etiketli olanlarını çok gördüm son zamanlarda.Kitapların sağ sırasından başlamış ve her birine baka baka tablanın ortasındaki sırayı geçmiştim ki sağıma bir kadın yanaştı.O esnada telaşlı hareketlerinden kitapçı olduğunu tahmin ettiğim bir bey tablaya doğru seğirtti.Henüz tablaya üç adımlık mesafesi vardı ve işte geliyor kitapçı! sinyali gönderdi gözlerim zihnime. Sizlere de de oluyor mu bilmem ama bana oluyor! Şimdi size bunu yazıyorken daha da belirgin gözümün önüne geliyor kitapçı dükkânlarının önündeki o ânlar.Ne kadar çok yaşamışım benzer ânları! Kitaplara bakmak üzere dükkânın önünde durduğumuzda veya rafların arasındayken başka müşteriler de gelir geçer yanımızdan,öyle değil mi? Kitapçının geldiğini hemen hemen her defasında anlamış olduğumu şimdi daha net bir şekilde anlıyorum.Bakın yazının faydalarına!..Salt kendimizi ifade etmekle kalmıyoruz kendimizi de tanıyoruz! Sizce de yazmanın faydalarından biri de kendimizi tanımak değil midir? E,işte o bey dükkânın sahibiymiş.Nasıl anladım adam bana doğru gelirken bilmiyorum.Ya da nasıl anlıyorum gelenin dükkâncı olduğunu kitapçıları tavaf ederken bilmiyorum.Bu tespiti nasıl yapabildiğimi izah edebilmek isterdim ama konu hakkında ilerde daha dikkatli olacağım ve bu sırrımı çözmeye gayret edeceğim(!). Size de oluyor mu acaba? Kitapçılardayken, dükkâncılardan birinin geldiğini diğer müşterilerden ayırdetme hassası çalışıyor mu sizde de? Kaldırım tarafındayız biz.Biz dediğim kitaplara bakan kadından ve kendimden bahsediyorum.O bey de geldi tablanın arkasında bize hiçbir söz etmeden durmaya başladı.Müşteri rahat rahat kitaplarıma baksın duruşunda...Nihayet bir iki kitaba el atıp benim ihtimaldir ki sırasını bozduklarımı düzeltmeye başladı. "Ben geldim bir şey soracaksanız buradayım" el atışı bu kitaplara. Psikoloji kitabı var mı,psikoloji? diye sordu kadın.Nasıl bir kitap arıyorsunuz? diye sordu adam. Psikoloji kitabı işte... diye cevapladı kadın.İyi de psikolojinin hangi konusunda? diye tekrar sordu kitapçı.Sanki adamın elinde yığınla psikoloji kitabı var, diye düşündüğümü hatırlıyorum aynı zamanda kadının hırçın ses tonundan her an arıza çıkarabilecek biri olduğunu sezmiştim.Kadın,Psikoloji hakkında kitap işte canım, dedi.Kitapçı cevap vermedi;ellerini tablaya daldırıp kitapları eşelemeye başladı.Tablada konusu psikoloji olan bir kitap bulunmayacağından emindim ben ama kitapçı emin değildi.İsterseniz içerde daha fazla çeşidimiz var,bakabilirsiniz,dedi kadına hitaben.Ben de ilk defa alıcı gözle baktım o esnada adama.Beyefendi görünüşlüydü.Yaşı benden büyüktü.Baktığımı görünce bana hitap ederek son sözlerini tekrarladı.İçerde kitapçı dükkânı mı var,diye sordum.Evet efendim dükkânımız var,ben sahafım,buyrun bakabilirsiniz,dedi.Şaşırıp kaldım adamın bu cevabı üzerine.Allah Allah yoksa bu pasajda bir kitapçı dükkânı mı var sahiden, diyeydi şaşkınlığım.Şu kitap tablasını iki yıldır görüyordum.Bir keresinde dahi tablada okuyabileceğim bir kitaba denk gelmemiştim ve kitaplarla ilgili görünen birini de tabla başında hiç ama hiç görmemiştim.Demek bu pasajda bir kitapçı dükkânı var öyle mi? Nasıl olur yahu! Evimin bu kadar yakınında bir sahaf var ve ben bunu bilmiyorum. Ama kabahat bende değil.Hiçbir levhası olmayan bir kitap tablası var kaldırımda ve ben bu tablayı herhangi bir dükkâncının öylesine evden getirdiği eski, okunmuş kitapları sanıyorum.Daha pasajdan içeriye beş on adım yürümüştüm ki gördüm dükkânı.Gerçekten de kaldırımdan geçenlerin göremeyeceği bir kitapçı dükkânı daha doğrusu sahaf vardı...Son yıllarda hiç bu kadar şaşkınlığa uğradığım bir olay geçmedi başımdan.Dükkân boştu. İçeriye girip bakınmaya başladım.İki üç dakika içersinde geldi kitapçı da.Hoş geldiniz,dedi. Hoş bulduk,dedim.İlgisi rahatsız etmedi beni.O beylik sorulardan da hiçbirini sormadı:Hani hangi kitabı aradığını sorarlar ya insana daha kapıdan içeri giriyorken.Beni rahat bıraktı.Oradan buradan konu açıldı.Yahu iki yıldır dükkânınızın önünden geçiyorum aklıma burada bir sahaf olacağı aklıma gelmedi,dedim.Beyim kabahat bizde,burayı açtığımız iki yıla yakın oluyor ama hiç tanıtım çalışması yapmadık,dedi.Emekliymiş.İki yetişkin kızı kendisine yardımcı oluyormuş.İlk aylar iki yüz lira kadar kazanıyordum ama şimdilerde Allah bereket versin çok daha iyi.Gün geçtikçe daha çok yeni yüz görüyorum kitap satın alanlar arasında,dedi.Listemi çıkardım bir ara ve tek tek saymaya başladım aradığım kitapları.Hiçbiri yoktu.Vaktiniz varsa bir çay ısmarlamak isterim size,dedi.Memnuniyetle kabul ederim,dedim.Çay söyledi.Çaylar gelirken,Buyrun oturun lütfen,dedi.Oturdum.Anlatmaya başladı. Emekliymiş. Aslında kitapçılıkla hiç ilgisi alâkası yokmuş.Kitap okumayı sevdiği için böyle bir dükkân açmak istemiş;biriktirdiği iki bin lirasıyla bu işe girmiş.Çok şükür kazandığım yetiyor bana.Misal kızlarımdan biri kitap almaya gitti bugün;çok yardımcı oluyorlar bana sağ olsunlar,dedi.Kirası uygunmuş; geçen ay zam yaptım bakalım mal sahibim kabul edecek mi ödediğimi, dedi.Dükkân sahibim çok iyi bir insan ne verirsem onu kabul ediyor,dedi.Çaylarımızı içtik.Siz bakın kitaplara ben biraz kapı önüne çıkayım müsaadenizle,dedi.Epeyce kitap vardı dükkânda.Adamın kitap işinden fazla anlamadığını kendisi itiraf etmişti ya ben de anlamıştım anlattıklarından bu işi bilerek yapmadığını.Epeyce arandım okuyabileceğim bir kitap bulmak için.Bir iki kitap satın almadan çıkmak istemiyordum dükkândan.Dükkânda bakmadığım kitap kalmadı ve nihayet John Steinbeck'in SARDALYE SOKAĞI adlı romanını buldum.Komşum olan emekli Erdem Ağabeyimin kitaplardan bahsettiğimizde devamlı sözünü ettiği romanlardan biriydi bu.Bu kitabın yanında Sir Arthur Conan Doyle'nin ilk eseri olan KIZIL DOSYA adlı romanı buldum sonra.Sahaf arkadaşla çaylarımızı içiyorken neler yaptığımı sormuş o ara kartvizitini de uzatıvermişti.Benimle tanıştığına epeyce memnun görünüyor üstelik her zaman çay içmeye,sohbet etmeye gelmemi rica ediyordu.Gelirim tabii,fırsat buldukça uğramaya çalışırım,ben de çok memnun oldum,diyordum.Ben bunları alacağım diye uzattım iki kitabı Veli Bey'e.Uzunca bir süre hesapladı ne ödemem gerektiğini;hiç acele etmiyordu.Dokuz lira ediyor bu iki kitap,dedi sonunda. Cüzdanımı çıkarıp ödememi yaptım.Hararetle el sıkıştık.Ayrıldım kitapçıdan. Tam da bugün bir arkadaşımla Kadıköyü'ndeki sahaflara gidecektik.Arkadaşıma ulaşamadım,tek başıma gitmek istemediğim için biraz buruktum...İyi geldi bir sahafın evimin yakınlarında olduğunu öğrenmem. Sanıyorum bundan böyle hususi uğrarım bu sahaf dükkânına...Dükkâncı arkadaş yaşını başını almış olgun bir adamcağız;bu gidişle uğrak noktalarımdan biri olacağına hiç şüphem yok.Bu hadisenin etkisiyle olacak epeyce sevinçliyim şu an bile.Kızıl Dosya adlı romanın ikinci bölümüne kadar da okudum bu akşam. Cumartesi,11 Mayıs 2013 xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx Az önce devrettim Kızıl Dosya adlı bu polisiye romanı.Doyle bu işin ustası;has bir polisiye yazarı olduğunu gözler önüne seriyor âdeta.Hem bu Kızıl Dosya adlı romanı üstadın ilk romanı olması hasebiyle de önemli.Güzeldi.İntikam peşinde olan bir adalet arayıcısının iki kişiyi öldürmesiyle sonuçlanan bir olaylar zincirinin Doyle'nin dünyaca meşhur kahramanı Sherlock Holmes tarafından aydınlatılmasını yazıyor.Kitap iki bölüm olarak kurgulanmış.İkinci bölümde intikamını almadan yüreğinin onmayacağını anladığımız fakat bir yandan da sevdiğimiz karakterin her şeye rağmen yanlış bir yol izlediğini fark ettim.İnsan intikamını kendi almaya kalkarsa adalet bozulur;mafyacılık güçlenir.Kitabın verdiği mesaj bu değil.Zaten Yazarın böyle bir mesajı yayma gibi bir isteği de yok.Dedim ya güzel bir romandı.Romanın sonu şu cümleyle bitiyor: Populus me sibilat,at mihi plaudo ipse domi simul ac nummos contemplor in arca. Anlamını araştırıp buldum fakat ikna olmadım.Bu lisanı bilen bir arkadaşım şu satırları okuyacak olursa kendisinden ricam olabilir mi acaba? Bu her ne demekse Türkçesini yazabilir misiniz? Pazar,12 Mayıs 2013 XXXXXXXXXXXXXX Konu Dışı Bilgilendirme Notumdur: Arkadaşlar İstanbul Bayrampaşa semtimizde ufacık bir sahafımız varmış.Hemen Demirkapı Caddesinde... Dükkâncı da kitaplara gönül vermiş beyefendi bir ağabeyimiz.Pazar olmasına rağmen dükkânını açıyor biz kitapseverlere.Uğradım öğleüzeri ve müşterileriyle konuşmalarına şahit oldum.Dört lira istediği bir kitaba,o kitabı satın almak isteyen genç kızımız iki lira vereyim buna da,bak bozuk param da var... dedi.Bir başka kitaba beş lira verip almış idi o esnada bu kız.İki lira olmaz,bak benim bundan kazanacağım para birbuçuk lira.Ama al oku para vermene gerek yok lütfen iki gün sonra getir,olur mu,dedi sahaf ağabeyimiz.İşte böyle ağabeylerimiz var.Ne yapayım paraları yetişmeyince özellikle öğrencilere para almadan kitabı veriyorum,dedi.Hiç geri getirmeyen olmamış;herkes ödünç aldığı kitabı geri getirmiş...Kitap okuyan insanın, ödünç aldığı kitabı sözleşilen tarihte geri getirmesi bence okumanın şanındandır.Kitap okuyan insanı,insanları seviyorum.Başta babamı seviyorum;seksen sekiz yaşında bir kitapkurdudur benim babam.Kitap okuyorken babamı daha da çok seviyorum.
Sherlock Holmes - Kızıl Dosya
Sherlock Holmes - Kızıl DosyaArthur Conan Doyle · Ren Yayınları · 201714,7bin okunma
·
68 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.