Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

410 syf.
·
Puan vermedi
·
12 günde okudu
Türkiye’de Ordu Ve Siyaset William Hale Generallerin gücü yalnızca anayasal düzenlemelere ya da MGK’da ki sayısal temsillerine değil, halktan gördükleri saygıya ve dolayısıyla politikacıların onları ne derece ciddiye aldığına bağlıydı. Machiavelli, “Türk ile sultan dışında bütün prenslerin, askerlerden çok halkı hoşnut etmeleri gerekiyor, çünkü halklar askerlerden daha güçlü”. Sultan Abdülaziz, 21’i zırhlı 36 savaş gemisiyle Avrupa’nın en güçlü üçüncü filosuna sahipti. Abdülhamid, islami muhafazakarlığa başvurarak otoritesini meşrulaştırmaya çalıştığı için hem liberallerin hem de ittihatçıların gözünde İslama bağlılığı kuşkuluydu. İTC (İttihat Terakki Cemiyeti), bir siyasi parti olmaktan çok yarı gizli bir cemiyetti ve devrim sonrası dönem için açık bir programları yoktu. 1912’ye kadar kongrelerini gizli yapıyordu. Üye ve örgütlerinin tam sayısı karanlıktaydı. Liman Von Sanders bile kaç üyesinin bulunduğunu ve kimlerden oluştuğunu bilmediğini kabul ediyor. Enver, Cemal ve Talat’tan başka partinin İstanbul’daki patronu Kara Kemal, başkentte karşı konulmaz bir güce sahip gibi görünüyordu. Alman kralı 2.William, “Türk subayların saflarından siyaseti çıkartın. En büyük kusurları siyasi faaliyetleridir”. Enver Paşa ve arkadaşları, dünya savaşının sevk ve idaresi konusunda Almanlarla yakın işbirliğine girdiler. Fakat Almanların imparatorluğun iç siyasetine karışma girişimlerine başarıyla karşı koydular. Enver’in gücü ordu ve Teşkilatı Mahsusa’dan geliyordu. Talat Bey, Atatürk’ün saygı duyduğu bir şahsiyetti. Dünya savaşı sırasında kapitülasyonları kaldırmak isteyen Osmanlı’ya Almanya bile karşı çıktı. Fevzi Çakmak 1922-1944 arasında Genelkurmay başkanlığı yaptı. Türk subayların eğitim metodu diğer ordularınkine hiç benzemez. Diğer ordularda subay olmak, diğer devlet memuriyetleri gibi profesyonel bir iştir. Ne var ki, bizde, işten fazla bir şeydir; milli bir görevdir, devlet muhafızlığıdır. Türkiye’de ilahiyatları açan, imam hatipleri açan ve ilkokullarda din dersi koyan CHP yönetimidir. DP döneminde Nurcu tarikat gibi aşırı muhafazakar dini hareketlere karşı sert önlemler alındı. Menderes’ten yakınanlar, bir tür sivil diktatör olmasına kızıyorlardı. “Biz 27 Mayısta ihtilal yaptık, fakat 28 Mayısta ne yapacağımızı hiçbirimiz bilmiyorduk”. 27 Mayıs ihtilalinden sonra 235’i general olmak üzere yaklaşık 35 bin subay zorunlu emekliye sevk edildi. NATO bu temizliği destekledi. Üniversitelerden 147 personel işten çıkarıldı. 1960 darbesinden sonra ilk seçim 1961 yılında yapıldı. Doğrudan seçilmiş 450 vekilden oluşan Millet Meclisi oluştu. Ayrıca 188 üyeli bir Senato ülkeyi yönetiyordu. Senato üyeleri, 150’si doğrudan seçimle gelen, 15’i Cumhurbaşkanı tarafından seçilen, 23’ü tabii senator olarak atanan Milli Birlik Komitesi (darbeyi yapan komutanlar) üyelerinden oluşuyordu. 1960 darbesinden sonra MBK (Milli Birlik Komitesi), Celal Bayar, Adnan Menderes ve diğerleri için idam kararı çıkarmak istiyordu. İsmet İnönü, Alparslan Türkerş, Kraliçe Elizabeth ve başkan Kennedy idamlıkların bağışlanmasını istediler, fakat hiç biri dikkate alınmadı. Süleyman Demirel’in uzun erimli siyasi avantajları: 1-köylü kökenli olması 2-tükenmeyen çalışma isteği 3-ayrıntıları kavrama gücüdür. OYAK (Ordu Yardımlaşma Kurumu) 1961’de MBK tarafından kuruldu. Bütün muvazzaf subayların ve savunma bakanlığında çalışan sivil görevlilerin maaşlarının %10’u bu fonda toplandı ve üretken alanlara yatırım yapıldı. Türkiye Komünist Partisi, birinci dünya savaşından hemen sonra kuruldu, fakat 1925’te yasaklanınca yeraltında faaliyetlerine devam etti. 1960’lardan itibaren sağ-sol kutuplaşması başladı. 1969’da MHP ve Milli Nizam Partisi (Erbakan) kuruldu. Bülent Ecevit 1972’de İsmet İnönü’yü yenerek CHP başkanı seçildi. 1960 darbesinin çok kolay olması askerin siyasete müdahalesinin önünü açmıştı. 1971 muhtırasından askerin çıkardığı sonuç; bundan böyle ordu yarım yamalak bir darbe üzerinde uzlaşmayacaktı; ya topyekün bir askeri rejim ya da anayasa çerçevesi içersinde tarafsız kalacaktı. 1980 darbesinden sonra senato kaldırıldı. Tek meclis yönetimine geçildi. Anayasa referandumu ile Kenan Evren otomatik olarak cumhurbaşkanı seçilmiş oldu. 1981’de bütün mevcut partiler kapatıldı. SODEP (Sosyal Demokrasi Partisi) kuruldu. Başkanı Erdal İnönü. CHP devamı gibi. DYP (Doğru Yol Partisi), Demirel desteği ile kuruldu. AP devamı gibi. 1983’te ANAP (Anavatan Partisi), Turgut Özal başkanlığında kuruldu. Türkeş, Muhafazakar Parti’yi, Erbakan, Refah Partisi’ni kurdu. Devlet ANAP hariç hepsini seçim öncesi kapattı. 1985’de Ecevit, eşi Rahşan Ecevit başkanlığında DSP (Demokratik Sol Parti)’yi kurdu. 1985’de Erdal İnönü başkanlığında SHP (Sosyal Demokrat Halkçı Parti) kuruldu. 1991 Türkiyesinde durum şöyleydi; Cumhurbaşkanı Turgut Özal, başbakan Süleyman Demirel, başbakan yardımcısı Erdal İnönü. Tansu Çiller, Türkiye’de ilk kadın başbakan oldu (1993). Süleyman Demirel 1993’de Cumhurbaşkanı oldu. İki kez generaller tarafından iktidardan uzaklaştırılan bir adam, şimdi onların üstünde, devletin en üst kademesindeydi. 1993-1996 arasında başbakan olan Tansu Çiller, kendi partisine (DYP) tam hakim olamadı. 1994 yerel seçimlerinde Refah Partisi, İstanbul (Tayyip Erdoğan) ve Ankara (Melih Gökçek) belediye başkanlıklarını kazandı. Başbakan Erbakan, ABD başkanlığında Kuzey Irak’ta kurulan “çekiç güç”e onay verdi. İsrail ile savunma işbirliği anlaşması yaptı. Avrupa ile gümrük birliği anlaşmasına onay verdi. Bunların hepsi muhalefette iken karşı çıktığı konulardı. 28 Şubat 1997’de Erbakan yönetimine karşı ordu muhtıra verdi, post modern darbe yaptı. Ordunun siyesetten uzaklaştırılması süreci; • MGK kararları için “öncelikle dikkate alma” değiştirildi “tavsiye kararları” oldu. • MGK ‘da sivil sayısı asker sayısını geçti. • MGK’nın tavsiyede bulunacağı konuların kapsamı “ulusal güvenlik politikası ve devleti ilgilendiren konular” ile sınırlandırıldı. • MGK toplanma sıklığı ayda birden iki ayda bire çekildi. • MGK genel sekreterliğine sivil memur atandı. • YÖK’te asker üyeye son verildi. • Askeri harcamalar sayıştay denetimine açıldı. • Asker olmayan kişilerin askeri mahkemede yargılanmasına son verildi. • Anayasa mahkemesine, genelkurmay başkanı ve kuvvet komutanları dahil askerleri yargılyabilme yetkisi verildi. • Ordunun darbe yapmasına neden olan “Türk vatanını ve Türkiye Cumhuriyetini koruma ve kollama” iç tüzüğü “yurt dışından gelecek tehdit ve tehlikelere karşı Türk vatanını savunmak” olarak değiştirildi. 27 Nisan 2007’de AKP’ye karşı başarısız bir “e-muhtıra” girişimi oldu. 1980’lerde ordunun subay kadrosunun yaklaşık %40’ı memur çocuklarıdır. “Türkiye’de işçi, köylü sınıfı gibi bir de asker sınıfı vardır ve bu sınıfın belkemiğini subaylar teşkil eder”. Osmanlı zamanına kadar geri giden askeri eğitim sistemi, ordunun sivil toplumdan ayrışmasını pekiştirir. Askerler kendilerini ayrı ve elit bir toplumsal grup gibi görmüşlerdir.
Türkiye'de Ordu ve Siyaset
Türkiye'de Ordu ve SiyasetWilliam Hale · Alfa Yayıncılık · 201437 okunma
··
80 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.