Bir yanda Sovyetler Birliği rejiminin hantal yapısı ile mücadele ederek sanat yapmaya çalışmak. Diğer yanda sosyal bir varlık olarak insanca ve ailesiyle yaşama özlemi.
Tarkovski’nin sanat ve sosyal yaşamının özeti kısaca bu.
1970-1986 yılları arasında tuttuğu günlüklerinde öğrenme açlığı içindeki bir sanat adamının, sanat aşkını, hayatla ve rejimle mücadelesini görmekteyiz.
Günlüklerindeki içler acısı hayatını okurken aynı zamanda öğrendiği alıntıları ve kendi hayatından elde ettiği çıkarımları bize bir öğreti olarak sunmakta.
Felsefenin, bilimin, sanatın ve dinsel öğretilerin insanı mutlak gerçekliğe götüren bir yol olduğunu dile getirmekte.
Okuyucu, Tharkosky’nin günlüklerini okurken, Dünya sinemasına kazandırdığı filmlerle Dünya da büyürken kendi ülkesinde sürekli değersizleştirme çabaları, bir anlamda hüzünlü sonunu hazırlamasına da sebep olduğu düşüncesine varıyor.
Tharkosky’i okumak yada izlemek onca hüzne rağmen güzel bir yolculuk gibidir.