Tarihi kurgu okumayı çok seviyorum be. Arada değişiklik olsun diye başka şeyler okumaya çalışıyorum ama inanın aynı tadı alamıyorum. Sabrina Jeffries geç keşfettiğim bir yazar olsa da tarzını oldukça beğendim. Bundan sonra sık sık yorumlarını göreceksiniz. Serinin ikinci kitabı da beni memnun etti bu kardeşlerin hikayesine kapılıp gidiyor insan. Seri boyunca gizemi çözülecek ortak bir olay olmasından da hoşlandım bu yüzden sıralı okunmasında yarar var. Kumarbazlığı ve çapkınlığı ile ünlü Lord Jarret büyükannesinin evlilik ültimatomundan nasıl kurtulacağını düşünürken karşısına bir fırsat çıkar. Büyükannesi aniden hastalanmıştır ve bira fabrikasını idare edebilecek tek kişi de kendisidir. Elbette bunu yapmayı evlilik şartının ortadan kalkması karşılığında kabul eder. Fakat ilk iş gününde Annabel ile karşılaşır. Annabel kendi küçük bira fabrikasını batmaktan kurtarmak için Lord Jarret'a ortaklık teklif eder. Teklifi reddeden Jarret bu güzelle kumar masasına oturmaktan da geri durmaz. İlk kaybını da böylece yaşar. Şimdi birlikte çıkacakları bir yolculuk hem bir iş anlaşması hem de şehvet dolu bir eziyete dönüşür. Talihsiz olaylar bütün planları alt üst ederken Annabel bu adama bedeninden fazlasını kaptırır. Jarret ise artık onun sadece bedenini istemediğini fark eder. "Tanrım, yaramaz çocuklar gibi," dedi. Annabel gevrek bir sesle. "Etrafta kadınlar olmayınca zamanınızı böyle mi geçiriyorsunuz? Kadınların mahremiyeti hakkında çirkin kelimeler mi uyduruyorsunuz?" "Onların mahremiyetine girmenin yollarını düşünmediğimiz zamanlar da evet."

Yatağımdaki SerseriSabrina Jeffries · Epsilon Yayınları · 2011181 okunma

·

100 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.