Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

224 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Uzun bir aradan sonra incelemeye yazmaya fırsat buldum nihayet.. 1 Ocakta aldım kitabı.. Yeni yıla sanatla girmek istedim.. Hayaller
Akıllı Yatırımcı
Akıllı Yatırımcı
'yı okumaktı fakat pişman değilim.. Temiz hava gibi geldi kitap.. Bu kitabı temmuz ayında Ankara'da Muse - I belong to you dinleyerek okumuş olsaydım hazzımı üçe dörde katlardım da kısmet.. Kitabı bulana kadar 2. baskısına yetiştim ne yazık ki.. Şimdi incelemesini Vitas - Opera 2 dinleyerek yazıyorum :) Bu arada yazarımızın sosyal medya hesapları: Sanatın Tarihi ki burada bu kitabı okuyan kitlenin tamamı önceden de biliyordur bunu yine de takip etmek isteyen olursa belirteyim istedim.. "Hayat kısa sanat uzun." Uzun bir sanat yolculuğu var ve neresinden yakalayacağını şaşırıyor insan.. Genelde sanat kitapları ya tarih içerikli olur ya da felsefe içerikli olur.. Mesela ben
Wassily Kandinsky
Wassily Kandinsky
'nin
Sanatta Ruhsallık Üzerine
Sanatta Ruhsallık Üzerine
adlı kitabı okuyup yarım bırakmıştım, kafa yoğunluğumdan ağır gelmişti.. Çoğu insan tarihi veya felsefi kitapları sıkıcı bulur ve okumaz.. Ben hem eğlenceli hem de öğretici, sıkılmadan okuyabilleceğim, çabucak odaklanabileceğim bir sanat kitabı arıyordum ki yazar imdadıma yetişti.. Kitap tam olarak yukarıda bahsettiğim özelliklere sahip.. Yazar bize Rönesans Dönemi hakkında bilgi verdikten sonra dört büyük sanatçısını takdim ediyor; Leonardo Da Vinci, Michealangelo Bunonarroti, Michelangelo Merisi Da Caravaggio ve Lorenzo Bernini.. Ara Not: Kitapta beklenmeyen, ilginç bilgiler de vardı, mesela Friday sözcüğünün nereden geldiği gibi.. Da Vinci: Sanatın spoilerı olmaz diyerek birkaç şey yazacağım bütün sanatçılar için.. Çoğumuz sanatı yüzeysel incelesek de içimizde bir kurt derinlere dalarak gizli kapaklı anlamlar üzerinde durup dedikodu çıkartmayı seviyor.. Da Vinci de dedikodu malzemesi bol bir insan.. Mona Lisa için Mon Salai (Benim küçük şeytanım) denmişti.. Hatta olaya atıf bir ileti paylaşmıştım ("Salai'yi seven Da Vinci gibi sev beni.." :) ) Nedense bir anlığına
4'ün Kuralı
4'ün Kuralı
'ı aklıma geldi, bir an o kitabın içinde gibi hissettim.. Tabloların ardındaki gizlere aşırı düşkün olsak da bazen bunlar uydurma olabiliyormuş.. Yazar tam da bu gizlerin sebeplerini, asıl ustalığın olduğu yerleri, tarihteki ilklerini falan anlatıyor.. Aslında pekte bir numarası yokmuş (gizemi, alt mesajı) Daha önce benzeri bir durum benim başıma geldi.. Çizimlerimden birini hiçbir şey düşünmeden yapmıştım ve biri bana analizini yapıp yollamıştı.. "Ressam burada şunu hissetmiş, şunu yansıtmak istemiş" derken çok gülmüştüm.. Demek ki olabiliyormuş, içim rahatladı bu konuda.. Yazarımız aynı zamanda birkaç eserini de inceleyip hakkında ilginç bilgiler de düşmüş.. Bölümün sonunda sanatçıyla ilgili bir hayat kronolojisi de yer alıyor.. Michelangelo : Davut'un mimarı, anı yakalayan heykeltıraş.. Da Vinci'ye oranla daha çok yer verilmiş kitapta.. Sadece eserlerinden tanıdığım sanatçının hayatını okumak bana cidden iyi geldi.. Kendi kafamda kurduğum bir teoriyi de bu kitaptaki minik bir bilgi sayesinde çürüttüm.. (biraz üzdü doğrusu) bebeğim bu benim serseri serbest stilim diyen bir sanatçıymış mesela.. Dışardan bakınca sanatçı demeye bin şahit, paspal görünüşlü, asabi herifin teki.. Esasen en çokta bu tür sanatçıların eserlerinde öz hissediyorum hep.. Kendisinden çok eseri öne çıkan her sanatçı daha mükemmel eserler çıkartıyor gibi.. Tabi bazı görgüsüzlüklerini, dik başlılıklarını saymazsak (bunu kitabı okurken anlarsınız) Birbirinden güzel eserlerinin analizini okumak gerçekten çok keyif verdi.. Heykel deyince aklıma gelen iki isimden biri.. Stendhal Sendromumu tutturacak sanatçı.. Michelangelo sandığımdan daha farklı biri çıktı, O'nu yakından tanımak için başka eserler de okuyacağım mutlaka.. Bölümün sonunda sanatçıyla ilgili bir hayat kronolojisi de yer alıyor.. (Burayı es geçebilirsiniz) Çürüttüğüm teorime gelince belirli güzellikte olan ellere zaafımı sağır sultan bile duydu.. Güzel ellerin kendi iç dünyaları olduğunu düşündürten saçma bir dürtüm var ve güzel ellerin genelde yetenekli olduğunu düşünürüm.. Şair olan babam yeğenimin parmak uzunluğuna bakarak "şair olur bu kız." demişti.. Ben dahil eli ortalamanın biraz üstünde olan insanların yetenekleri olduğuna şahit olmuştum.. Uzun parmakları olan insanlar piyanoda daha iyi oluyor gibi gibi.. Tam burada yanıldım.. Michelangelo'nun elleri büyük ve iri, parmakları kütmüş.. Beynimden vuruldum.. Büyük eller büyük ve kaba işler içindir oysa ki sanat hep küçük ve ince işlerdir.. Durup düşünmem gerekti.. Bütün o ince detayları o koca eller yaptı? Resim yeteneğim olabilir ama yazım korkunçtur, bu yüzden yazı yazmak yerine harfleri çiziyorum.. Aynı ay içinde elleri Michelangelo gibi olan birinin yazısı benimkinden kat be kat güzel olunca teorime burnumu silip attım.. Caravaggio: Sanatçıyı yazarın mini sevdası sayesinde daha iyi tanıdım diyebilirim.. Eserlerini biliyor, kısmen tanıyor (Rembrant'ınkiyle karıştırdığım olmuştu ve Dante ve Virgil Cehennemde Caravaggio'ya ait sanıyordum) fakat ressamla ilgili temel bilgiler dışında detay bilmiyordum.. Bu sebeptendir ki beni şaşırttı.. Hayat stili, kimliği, eserlerinin toplumuna göre aykırılığını falan şaşırarak okudum.. Bazı zamanlar rastgele bir ressam seçiyor, google görsellerde eserlerini aratıyorum göz aşinalığı olsun diye.. Bu kitapta Caravaggio'nun daha önce hiç görmediğim mükemmel eserlerini gördüm.. Keşke tablosunu bulsam da eve assam diyecek kadar beni içine çekti.. Özellikle Aziz Matta'nın Esini ve Merhametin Yedi Şekli.. Sanatçının göndermelerle dolu, daha gerçek hayat (günlük yaşamın izleri, ilahilikten ve abartıdan uzak) motifleriyle dini temalar işlemesi kendisini oldukça farklı kılıyor.. Çağının Emre Yusufi'si Genco Gülan'ı gibi ilahiliği daha günlük ve daha gerçek hayatla tasvir etmiştir.. İnsanların böyle deli cesareti (daha önce bu kadar net ortaya koyan yok) olan insanlardan etkilenmesi kaçınılmaz oluyor.. Caravaggio'nun eserlerinde hissettiğim o farklı duyguyu tasvir edemem.. Bahçe Duvarının Ötesinde'yi izlerken, Ivan'ın Mehtaplı Gece tablosuna bakarken de aşağı yukarı aynı şeyi hissediyorum.. Gölge ışık oyunu insanın tabloya bakarken birden iç dünyasıyla da karşı karşıya kaldığı bir an gibi oluyor.. Zaten Caravaggio anı resmetmeyi sevmiyor muydu?! Şiddet içerikli tablolarıyla birden karşılaşırsam herhalde nefesimi tutarım, kalbim de hızlanır.. O sahnenin içindesiniz.. Caravaggio bunu başaran yegane sanatçılardan gerçekten.. Bernini: El zaafımı doruklara çıkartan müthiş heykeltıraş! Sırf o elleri yakından görmek için millerce yol gidebilirim.. Neyden bahsediyorum, Proserpina'nın Kaçırılışı'ndan.. Bilmeyen varsa hemen baksın.. Taşa o yumuşaklığı vermek, öyle kusursuz zarif el yapmak............ neyse.. Caravaggio'dan etkilenmiş olması çok ilginç gelmişti bana.. Heykel deyince iki isimden biri Michelangelo'ydu diğeri de Bernini'ydi.. Bu ikisinin yüzünden evin her yerine heykel koymak istiyorum.. Bernini hakkında yazmak istediğim başka bir şey yok.. İlgimi çeken ilk iki sanatçının hayat kronolojisi varken Caravaggio ve Bernini'nki yoktu.. Muhtemelen belli başlı belirsizlikler yüzündendir.. Kitabı bitireli baya oldu ve muhtemelen yazmam gereken asıl şeyleri yazmadım bu yüzden.. Sıcak sıcağına yazmamanın dezavantajı.. Kitabın geneli oldukça eğlenceli, akıcı, eğiticiydi.. Bu kitabı ergene de verebilirim yaşlıya da.. Her yaşa uygun gerçekten müthiş bir kitap olmuş.. İkinci kitabı bu yüzden heyecanla bekliyorum.. Sanatla kalın.. Not: İç sayfa düzeni falan çok güzel.. Kapağın kırmızı olmasını beklemezdim.. Rönesansa yakışır bir kapak olmasını isterdim..
Uygarlığın Ayak İzleri 1: Rönesans'tan Barok Dönem'e Sanat Dehaları
Uygarlığın Ayak İzleri 1: Rönesans'tan Barok Dönem'e Sanat DehalarıCelil Sadık · Epsilon Yayınları · 2019872 okunma
·1 alıntı·
243 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.