Gönderi

Ey Hâşir (a.s.m.)! Sadırlardan satırlaradır hicretimiz. Sana sunacağımız bir kelamın peşindeyiz. Kelam dünyamız çöl. Kelimeler divane, tüm imgeler manalarını yitirmiş. Kalbimiz kalbinize değmek için çırpınıyor, hayal huzurunuzda ellerinize tutunmak için aman diliyor. Sırrın kalbimizde, Rabbimizin sırrıyla. Muhabbetullah gülleri dökülmüşse kalbimize, biliriz ki sevdik Sizi. Huzurunuzdayız. Buyuruyorsun: “Kıyamet günü olunca perde gerisinden bir münadi (seslenen) şöyle seslenecek: ‘Ey mahşer halkı gözlerinizi kapayın! Fâtıma binti Muhammed geçecek.’” Örtü konusunda nasıl olunması gerektiğinin ölçütü ‘Fâtıma’n Ciğerpare’n hayırlı kadını tanımlarken demişti: “Hayırlı kadın, helalinden başkasının dikkatini çekmeyecek şekilde giyinendir.” Fâtıma’n örtüsüne o kadar düşkündü ki cenazesinin gece gömülmesini istemişti. Ola ki kefen ile vücut hatları belli olur. Cenazesine dört kişiden fazla kimsenin gelmesini de istememişti. Benliği öyle hafa toprağına bürünmüş, Rabbinin rızasını öyle talep etmişti ki Allah, haşirde onu özel kılacaktı. Onu öyle aziz edecekti ki onu görmek herkese nasip olmayacaktı. Esmanın aynası, ibadetlerin lezzeti ve tadı olan örtü, kadını Fâtıma misal aziz ederken derdi; “Ya AZİZ! Ya ŞEKÛR!”
·
8 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.