Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

134 syf.
7/10 puan verdi
Descartes'ın modern felsefenin kurucusu olarak kabul görmesinin ardında yatan şey, oluşturduğu dualizmi ve bilgi felsefesini antik yunan ve roma dönemi septisizminden çok daha farklı bir format içerisinde yorumlamış olmasıdır. var olanı ''zihne'' atfederek nesnelleştirmiş, gerçeği ise zihinde oluşturulan kesinliği atfetti. yöntem üzerine konuşmalar da başlamış oldu böylece. çünkü bambaşka bir yöntem geliştirmiştir kesin bilgiye ulaşmak adına. düşünen’den hareketle bilginin nesnesinin bilgisine bulmayı göze alan Descartes kesin bilgiye ulaşınca bilimüstü bir evrensel akıl oluşturmayı kendisine amaç edinmiştir. kuramını da bu yolda belirlemiştir. başlarken kendisine şüpheciliği kılavuz edinen Descartes, bu felsefenin gereği olarak her şeyi yadsımıştır bu eserinde. kendini bile. buradan bir sıçrayış gerçekleştirmek hedefindedir. bahsettiğim ameline ulaşmak için ancak herşeyi yadsırken, kendi sözüyle eski evi yıkıp yeni evi yaparken geçici olarak bir yerde barınmak gerekmektedir. bahsettiği geçici barınak noktası ahlak kuralları ve dindir. kuşkuya başlarken ilk motivasyonu, yaşadığımız hayatı uykuda gördüğümüz rüya ile ilişkilendirir. ilk şüphesi şu anda rüyada olup olmayışımız üzerinedir. ikinci olarak ise kötü cin formülüyle oluşturduğu fikirlerimizin aslında bize ait olmadığı şüphesidir. ve buradan hareket ederek düşünen ben* olduğum için der ki; ''düşünüyorum öyleyse varım''. dualizm ile yani, ruhu ölümsüzleştirip, insanları ruh faktörüyle dengelemeye çalışan, hakikati en tepeye koyan ve dini bilimle barıştıran felsefesi ile felsefeyi sistematize ederek üretilmiş aklı yaratmıştır Descartes. bugün modern* felsefenin kurucu olarak ilan edilmesini ardında yatan bu düşünceyi tektipleştirme durumu başta felsefenin sonu demekti. endüstriyel hareketlerin başladığı bir dönemde ve günümüzde seri üretimle oluşturulan tüketim bilincini bahsedilen bu modern* felsefeye bağlamıyor değilim. modern olarak adlandırılan bu batı felsefesinin, insan üzerinde yarattığı buhran ve hiçlik durumu bugünden baktığımızda bataklık gibi içine çektiği bir hal almıştır. Descartes felsefesini sevmeyişimin özünde bu yatıyor. taam da bu noktada Nietzsche'nin ''İnsan aşılması gereken bir şeydir.'' sözünü hatırlatarak devam edeyim. dualist felsefenin ve eski dönem stoa felsefesinin kurduğu sisteme göre aranan doğru bilgi aslında yoktur. her doğru çağına, zamanına ve mekanına göre değiştiği için doğru kabul edilmesi gerekenler vardır. yani Descartes'ın bilgisi doğruysa kendisi eleştiren tam zıttı bir fikre sahip olan Heidegger de doğrudur. Çünkü gerçek yoktur, yorumlar vardır. Bugünün insanı nedir? diye sorduğumuzda, içgüdüsünü, dualizme göre diğer dünyaya göre dizginlemiş, bilgiyi edindiği kadarıyla aklına sonsuz güven duyan, oluşturulmuş kuralların kölesi olan, kaldıramayacağı yükler rızası alınarak sırtına yüklendiği için hayatı olumlayamayan, bu yüzden acıyı çekip duran ve benmezkezcilik ile nefret duygularına göre karakteri tasarlanmış birer canlı diyebiliriz. Bu tıpkı Nietzsche'nin “decadant” diye tarif ettiği insan profildir. Descartes'ın batı (modern) felsefesini oluşturduğu bu tarihsel niteliği önemli olan kitabı aslında budur. evet güzel sözler, altı çizilecek bir çok söylem vardır ama insanın* bi'nevi sonu olmuştur bu eser.
Yöntem Üzerine Konuşma
Yöntem Üzerine KonuşmaRené Descartes · Alfa Yayıncılık · 20192,644 okunma
·
136 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.