Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Ermenilerin Osmanlı İdaresi altındaki yaşamları hakkında pekçok şey söylenmiş veyazılmıştır. Osmanlı idaresinin kendine özgü toplumsal örgüsü İçinde sair Müslümanolmayan topluluklar içinde önemli bir yer tutan Ermeniler, Fatih Sultan Mehmed'in İstanbul'u fethini müteakib, burada Rum ve Yahudi toplulukları için de olduğu gibi bir Ermeni Patrikliği oluşturması İle yükselme devri Osmanlı siyasi ve toplumsal örgüsüiçindeki yerini alırlar. Dini grupların, kendi patrikleri idaresi altında yönetilmesiniamaçlayan ve zamanla olgunlaşan yeni sistem (millet sistemi) içinde, Rum ve Yahuditoplulukları (milletleri) yanında Ermenilerin hukuki statüleri, bu sistemin köklüdeğişikliklere uğradığı 1856 Islahat Fermanı'na kadar hemen hiç değişmeksİzin kalmıştır.Kendi kilise ve dini önderleri idaresi altında yönetilen, devlete ait işlerin ve salahiyetlerinbu kurum tarafından yürütüldüğü ve Müslüman olmayan toplulukların özerk bîr yapıhalinde, devletin içinde ve devletin yanında yer almış olarak sürdürülen bu idari sistem, temellerini Müslüman bir devletin içinde bulunan Müslüman olmayan unsurların İslam hukukunun tanıdığı şartlar dahilinde (zimmî hukuku) yönetilmesi esasına dayanmaktaydı. Klasik dönem millet sistemi bu anlamda, bütün Müslüman olmayan toplulukların mensuboldukları kiliseleri aracılığıyla idaresi ve devlete ait vazifelerin keza kiliseleri eliyle yerine getirilmesi temelinde özgün bir sIstem olarak gelişti ve uzun zamanlar işlerliğini koruyarak yaşadı. Böylece, Osmanlı idaresi altındaki Müslüman olmayan topluluklar,İslamın öngördüğü dini serbesti ve kilise idaresinin özerkliği içinde bağımsız olarak toplumsal ve kültürel yaşamlarını tanzim etme ve geliştirme İmkânını buldular. Başta Rum Patrikhanesi olmak üzere, Yahudi ve Ermeni kilise örgütünün Osmanlı idaresi altında Bizans devrinde tanımadıkları bir serbestliğe ve yine Bizans devri ilekıyaslanmayacak derecelerde genişleyen idari bir coğrafyada geniş bir nüfuz ve cemaatartışına mazhar oldukları ve bunun ancak Osmanlı idaresi ve millet sistemi içinde imkan dahiline girdiği gerçeği artık tartışılmaktadır. Hâkim din ve mezheb dışında kalan toplulukların Avrupa'da uğradıkları zulüm ve takibin boyutlarının aynı yüzyıllardakiOsmanlı uygulaması ile kıyaslanması, iki ayrı dîn ve dünya görüşü arasındaki farkları dagözler önüne sermektedir. İspanya'da Müslüman ve Yahudilere, İngiltere'de Katolikolanlara, Fransa'da Katoliklerin dışında kalanlara, Polonya'da Ortadokslara, bütünAvrupa'da ve özellikle Rusya'da Yahudilere, Macaristan'da Protestan ve Kalvinistlcre,özellikle Kırım'ın ele geçirilmesinden sonra Rusya'da Müslümanlara karşı takip edilenbaskı ve takibat, çokça meydana gelen kanlı kıtaller, yüzyılları dolduran bu kara tablonununutulmaması gereken anahatlannı oluşturur.
·
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.