Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

196 syf.
5/10 puan verdi
“Niçin hep Varolan var da. Hiç yok?”
Rene Descartes Metafiziğin konumlandırmasını şöyle yapıyordu: “ Tüm felsefe bir ağaç gibi olduğundan; metafizik kök, fizik gövde, ve diğer bilimler bu gövdeden dallanan dallardır, bu dallar üç ana başlığa indirgenebilir : Tıp, mekanik ve etik. Ahlakın bilimiyle, bilgeliğin son derecesi olan, diğer bilimlerin en yüksek ve en mükemmel bütün bilgisini anladım.” Metafizik kök ise! Kökü bilmezsek, kökü anlamazsak geri kalanı nasıl şekillendireceğiz? İşte bu soruların oluşturduğu endişeler, bizi Metafizik Nedir, sorgulamalarına çeker. O zaman da Heidegger ile karşılaşma olasılığımız yükselir. Öncelikle şunu söylemeliyim, bu eserde metafiziğin ne olduğunu açıklamaktan çok ne olmadığı gösterilmeye çalışılıyor. Karşınızda öyle çok sade bir metin yok, eğer bu alanlara ilginiz yoksa zaten ilk sayfada eseri bırakırsınız, diğer durumda da Heidegger'in düşünce yumağında patinaj yapma ihtimaliniz yüksek olur. Eser üç bölümden oluşuyor, Giriş, Ders ve Sonsöz olarak. Bunların bitiminde ise "Martin Heidegger’in Dörtlü Sorgulaması 'Metafizik nedir?'le Öncü-Olana Bakmak" Başlığıyla Richard Wisser'in bu eseri incelemesi yer alıyor. Bu kısım eserin daha iyi anlaşılmasını sağlıyor, diyebilirim. Peki Heidegger bu eserde ne yapar? Heidegger, metafiziğe giden yolda temel sorgulamalar yapar. Metafizik için başlama noktasını sorgular desem, herhalde söylediğim şey çok abes durmaz. Çünkü bazı şeyleri doğru kabul ederek başlarsak ulaştığımız şey ancak o doğruların izin verdiği sınırlar içinde olabilir. Ya, aslında ulaşmaya çalıştığımız şey tamamen o sınırların dışındaysa o zaman nasıl ulaşacağız, o şeye! Duvarla çevrilmiş bir alan tasarlayın kafanızda, aradığınız bir şey var ve o şeyin de duvarın dış tarafında kaldığını düşünün ama siz duvarlarla çevrili alan içinde bunu arıyorsunuz, bunu bulmanız mümkün mü? İşte bu eser bana göre o duvarları yıkmaya çalışıyor. En net kısmı burası. Heidegger eser içinde birkaç kez metafiziği tanımlamaya çalışıyor ama bu sizi yanıltmasın. Çünkü onun o tanımladığı şey de sonrasında bir sorgulama aracına dönüşüyor. Bu araçlardan bir tanesi de'HİÇ'tir. Bir 'Hiç'i tanımlamak bu kadar mı zor dersiniz. Adı üstünde 'Hiç' işte. HİÇ için en iyi şekilde Varolanın bütününün değillemesi dersek bile o zaman Varolanın bütününü nasıl bileceğiz! Varolan her şeyi bilmek!!! Böyle sorgulamalar sürüp giderken, Hiç'ten yola çıkarak Metafiziği şöyle tanımlar. " “Metafizik” adı Yunanca μετά τά φυσικά'dan (Fizikten sonra) dan’ kaynaklanır. Bu olağanüstü başlık sonraları, Varolan olarak Varolanın μετά -trans- “ötesine” giden sorgulama olarak yorumlanmıştır. Metafizik, Varolanı, Varolan olarak ve bütünüyle kavramak üzere yeniden ele geçirmek için, onun ötesi hakkında soru sormak demektir." “Tanrı Hiçten yaratıyorsa, o halde Hiç ile ilişkiye girebilmelidir” ...Fakat Tanrı, Tanrı ise, “mutlak olan”. Hiçliğin tümünü kendi dışında bıraktığından, Hiçi tanıyamaz. Ben bu kısma bayıldım gerçekten çok çok iyi, eğer Tanrı Hiçten yaratıyorsa o zaman Hiç Tanrı'nın dışında. Yani Tanrı Hiçi bilemez, zaten bilse, Hiç anlamını kaybeder ve o zamanda Hiç, Hiç olmaz. Bu sorgulamalar öyle bir noktaya gelir ki Yazar felsefenin amacını metafiziğe bağlar ve şöyle der: "Felsefe -diye adlandırdığımız şey-, metafiziği harekete geçirmektir; felsefe onun içinde kendini ve açıkça ifade edilmiş görevlerini bulur" Tabii ki yazar böyle tanımlayıcı nitelikte bir şeyler verince, tamam diyoruz artık metafiziği tanımlayabiliriz, ancak bunu der demez Sonsöz bölümünde, Yazar şöyle bir giriş yapararak bizi dumura uğratır," “Metafizik nedir?” sorusu bir soru olarak kalır." Hoppala diyorum ama Yazara hak vermemek mümkün mü, çünkü bir tanım vermek demek bir şey için sınırları çizmek demektir. Amaç duvarları yıkmak dedik tekrardan neden duvarları oluşturalım. Ben şu duvar olayını şöyle izah ediyorum, fiziğin ötesine metafizik dersek, peki metafiziğin ötesine ne diyeceğiz. Yani başka bir ifadeyle fizik ve metafizik dışında kalan şey ne? Değil mi yani haksız mıyım! Bunları düşünerek, düşünceme yol ararken beynime şimşek gibi bir düşünce takılıverdi, bir yaratan varsa onu araştırarak bulmamız mümkün mü? Bu kapsamda cevabım 'hayır' olacak. Araştırmalarımızın özellikle bilimsel araştırmalarımızın nesnesi daima bir şeylerin vücut bulmuş halleridir. Ama aradığımız şey bunların ötesinde bir şeydir. Ötesinde olan şeyi, sınırın berisinde nasıl bulacağız? Size şimdi çok önemli bir şey söyleyeceğim. Bilim, ancak ve ancak varolanın işleniş mekanizmasını açıklar. Bunun ötesine kesinlikle geçemez. Tabii ki de çeşitli spekülasyonlar yapılabilir, yapılır da. Bence bunların hiçbir önemi yok. Onun için bilim yapmaktaki amacınız bir yaratını bulmak için olmamalı, dünyadaki yaşamın kurallarını öğrenmek için olmalıdır. Örneğin fay hatlarını tespit ederek yerleşimleri ona göre planlarsınız, bir cismi kaldırma sistemini öğrenek havada gezinebilirsiniz, aynı şekilde su üstünde veya altında ya da yağmuru, karı, rüzgarı önceden haber alarak önlem alabilirisiniz, vücudun işlenişini öğrenerek hastalıklarla bilinçli bir şekilde mücadele edebilirsiniz bunu bu şekilde isteğimiz kadar uzatabiliriz. Ama bana göre bunlarla Tanrı'yı bulamayız. Tanrı'yı kendimize benzeterek varlığına varamayız. Tabii ki bunun tersi olan durum açık söylemeye gerek yok diye düşünüyorum ama yine de söylemiş olayım, bunlarla bir Tanrı'nın olmadığını da söyleyemeyiz. İncelemenin başında eserin sonuna konulan Richard Wisser'in bu eseri incelemesinin eseri hazmetmemizde yardımcı olduğunu söylemiştim, neler dediğine bakalım: "Bu bağlamda metafizik, okul felsefesinde antika sayılanın alışılagelmiş adı değildir; veya çağdaş bilim tarafından horlananın adı da değildir. Verilmiş veya koyulmuş bir ‘ne’ sorusunu soran ve buna uygun olarak ‘bu’- yanıtlarına ulaşan alışılagelmiş sorgulamadan farklı olarak, işte ‘ tam bu tür nesne ve koyumlardan kendini kurtarmış başka tür bir sorgulamadır." Wisser Hiç ile ilgili olarak da şunları ifade ediyor: "1. Bilim, Hiç hakkında hiçbir şey bilmemekte ve bilmeyi de istememektedir. Ve 2. Mantık, Hiç ile ilgilenmemektedir ve ilgilenemez de." "Bilim ve mantık kendilerini yetersiz değil, yetkesiz olarak gösterdikten sonra, “Varolmamızın temel olgusu” olarak “korku temel heyecanı”yla, “neyin nesidir bu Hiç?” sorusunu sordurmaya yol açılmıştır." Son kısımda Wisser bunları toparlayarak şöyle devam eder: "İki tür sorgulama biçimi birbirinden kesin bir şekilde ayrılmalıdır. Sorgulananın biri arananı, verilmiş veya koyulmuş olarak hep önceden kabullenir ve bu nedenle de Hiçi reddetmek zorundadır; yani burada yanıt, önceden kabullenilmiş bir Varolanla ilgili sonradan yapılan kesin bir saptamadan ibarettir. İkinci sorgulama ise 'saf bir bulmaya aittir'. Bu sorgulama, işte Hiçten yararlandığından dolayı, kendini kendinden çıkarak ve kendi olarak tecrübeye sunan bir fenomene açıktır." Sanırım güzel bir sonla bitirmiş olduk. Zihniniz hep açık kalsın, okumaya, araştırmaya ve bunları düşünmeye devam. İyi okumalar.
Metafizik Nedir? Was ist Metaphysik?
Metafizik Nedir? Was ist Metaphysik?Martin Heidegger · Türkiye Felsefe Kurumu Yayınları · 2009455 okunma
··
292 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Gülci okurunun profil resmi
Bütün incelemelerin hakkını veriyorsun gerçekten :) eline sağlık yine notlar alarak okudum , bir çok şey öğrendim teşekkür ederim bu güzel inceleme için. Ve eklemek istiyorum : Belki de bir hiçim diyerek varolmak gerekir varolmamışların hüznüyle..
RA okurunun profil resmi
Teşekkürler değerlendirmen için :) İyi okumalar
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.