Gönderi

Yönetim Gelenekleri ve Türkler
(...)1960 yılında, birlikte hareket ederek Demokrat Parti’nin çöküşünü sağlayan TÜRK gençliği, sonraki 6-7 yıl içinde, birbirini görmeye katlanamayan amansız düşmanlar gibi iki büyük parçaya bölünmüştü. Yetişme biçimleri, gelecek umutları ve tarihsel kökleri ayrı olmayan aynı ulusun gençleri, akıldışı bir kinle donatılmış ve belki de başka hiçbir yerde görülmeyen bir şiddetle, birbirini kırmaya başlamışlardı. Ülkücü ve devrimci tanımlarıyla kutuplaşan genç insanlar; durmadan birbirine saldırıyor, vuruyor, kırıyor ve öldürüyordu. Giriştikleri aykırı eylemin yurt yararına olduğunu sanıyorlar, karşıtlarına ne denli zarar verdirirse ülkesine o denli yararlı olduğuna inanıyorlardı. Ancak, gerçek zararı gençleri birbirini hırpalayan Türkiye görüyor, geleceğini bağladığı genç aydınlarını, sonuçsuz bir kavgada yitiriyordu. Ülkücüler saldırırken Türk insanını ‘Komünizm belâsından’, ülkeyi ‘Rus işgalinden’ kurtardığına; devrimciler saldırırken ‘faşizme ve ABD emperyalizmine’ karşı yurtsever bir görev yerine getirdiğine inanıyordu. Bu açmaz, gerçekten ustalıkla hazırlanmış büyük bir oyundu...(...)
·
11 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.