Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

360 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Bir Ateşpare Bin Yangın
Beşir Ayvazoğlu'nun adını çok duymama karşın, yazdığı hiç bir kitabı okumamıştım. Bu art niyet ya da tarafgirlikten ziyade konularımızın farklılığından dolayı diyebilirim. Bu kitabı da tesadüf bir şekilde keşfettim. Arka kapak yazısında İstanbul'u anlatıyordu. Hızlı bir şekilde kitap sayfalarını karıştırıp satın aldım. Bir yere bir işe aidiyet duygusu ile bağlanırsanız o yerden o işten daha çok keyif alarak hayatınızı idame ettirebilirsiniz. Bir yere giderken boş boş bakmak yerine, o şehrin keşmekeşi içinde bir güzelliği bulup çıkartmak yine kişinin elindedir. Yıllar önce bir arkadaşımın küçük bir projesi vardı: İstanbul'a Mektuplar adını taşıyacaktı. Ben de bu kitapta ona benzer duygu hissettim. Belki de onun da etkisiyle kitaba sarıldım. İstanbul devasa bir şehir. Curcuna, trafik, kalabalık, gürültü, eğlence, kültür, sahaf vb. şeylerin yoğun olduğu bir yer. İstanbul içinde yaşayıp Beşir Ayvazoğlu'nun da haklı olarak belirttiği gibi, şehrin içinde yaşayıp şehre uzak duran binler, on binler ve milyonlar var. Kitapta adını saydığı yerlere ve daha fazlasına hatıra kalacak şekilde de olsa gidilmesi, gelecek zaman için kişinin belki de duygu dünyasına ya da bilinç altına işlenecek hoş bir görüntü olarak kalabilir. Yazarın deneme olarak yazdığı bu kitap ile Cumhuriyet öncesi ve sonrası yazarların edebiyatla vurguladığı İstanbul; yaşam, kültür, dil, sanat, yaşayış, dinler, efsaneler, hurafeler edebiyatçıların kaleminden derlenerek bir potada eritilip önümüze getirilmiş. Namık Kemal'in bir romanında geçen İstanbul'da var, Recaizade Mahmut Ekrem'in Araba Sevdası'da, Abdülhak Hamid de var, Mizancı Murat da, Ahmet Mithad Efendi'den Tevfik Fikret'e, Yahya Kemal'e, Mehmet Akif'e, Ahmet Rasim'e, Peyami Safa'ya, Hüseyin Rahmi Gürpınar'a kadar çeşitli isimler arzıendam ediyor. İnsanların yaşadıkları şehre daha yakından bakmaları ve bu kültürü, tarihini özümsemeleri gelecek için de bir kapı aralar. Rutinin dışında bir hayat olduğu; zamanın göreceliği ile zamansızlığın olmayacağına, insanın isterse şehrin tüm duygusunu içinde hissedebileceği ve şehre kendisinden de bir şeyler verebileceği yaşanırken hayata yazılır. Bir Ateşpare Bin Yangın ile 'Edebiyat Penceresinden İstanbul' anlatılıyor. Edebiyat içinde İstanbul'un sokakları, erkekleri, kadınları, hurafeleri, üfürükçüleri, yemesi, içmesi yazar ve şairlerin kendi zaman dilimi içinde kağıda nakşedilip bu zamana aktarılmış halinden pasajlar okuyoruz. Belki daha önce az veya hiç duymadığınız çeşitli anekdotlar eşliğinde İstanbul'un şu an ki çetrefilli ve cafcaflı dünyasına farklı bir gözle bakmayı da sağlıyor. Eskiye götürüyor bizleri. Ama bu dönüş kadim uygarlıklardan başlamıyor, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemimden hikayeler bizlere sunuluyor. Beşir Ayvazoğlu, İstanbul'un bazı sembol binalarını, Yıldız Sarayını, kütüphaneleri, Suriçi'ini, Boğaziçi'ni, suyunu, vapurunu, havasını, ağaçlarını, rüzgarını ve büyük yangınlarını edebiyatçıların gözünden bizlere aktarıyor. Bunu yaparken de dönem edebiyatçılarını, tarihçilerini ve seyyahları da kullanıyor. Edebiyat ve tarih iç içe geçerek konular anlatılmış. Bu yüzden edebiyat ve tarih severlerin hoşuna gidebilecek bir çalışma. Ayrıntılı araştırma ile bir bütünlük sağlanarak eski İstanbul'un edebiyat dünyasındaki görüntüsü çizilmiş. Tabi her şey bu kitap içinde anlatılmıyor ama araştırma yapacak kişilere de güzel kaynakça sağlıyor. Bu kitabın denemelerden oluşmuş bir yapı olduğu da unutulmasın. Not: Anlamadığım nokta ise Mustafa Kutlu'dan neden alıntı yapıldığı ve dinlendiği. Çünkü yazarın kendisi de yakın zaman tanığı olması sebebiyle bu kısmı 'aykırı' görüyorum. Bu kitabı 6 - 9 Aralık 2019 tarihleri arasında okuyup inceleme yazısı ise 12 Şubat 2020 tarihinde 1000Kitap sitesine eklenmiştir.
Bir Ateşpare Bin Yangın
Bir Ateşpare Bin YangınBeşir Ayvazoğlu · Kapı Yayınları · 201739 okunma
·
58 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.