Gönderi
Kardeşimin Hikayesi, Livaneli ile tanıştığım kitaptı. 12 veya 13 yaşındaydım. 3 4 yıldır onlarca kitap okumama rağmen hiçbiri Kardeşimin Hikayesi'nin yerini tutamadı. Şimdi kendimi bırakıp kitaba geçeyim. :)
Ahmet Arslan, Karadeniz'in sakin bir kasabasına yerleşmiş emekli bir mühendistir. Bir sabah kalktığında ise hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Arzu Kahraman adlı komşusu evinde ölü bulunmuştur ve polisler cinayeti aydınlatmaya çalışırken gazeteci bir genç kız da Ahmet Arslan ve ikiz kardeşi Mehmet Arslan'ın yaşamını tesadüfen aydınlatmaya başlar.
Buraya kadar her şey normal, değil mi? Bu kitabı okumadıysanız muhtemelen herhangi bir cinayet romanı gibi göreceksinizdir. Hatta belki diğerlerinin kurgusu daha kuvvetli gelecektir. Böyle anlatınca tabii ki normal. Ama ya kitapta okuduklarınız sonuna gelince tamamen bambaşka bir boyut kazanacaktır desem? Hayır, bunları hayatımda okuduğum en iyi kurguyla yazılmış en iyi kitap olduğu için söylemiyorum. Bunları gerçek olduğu için söylüyorum.
Biraz Livaneli'nin üslubundan bahsetmek isterim. Livaneli'nin her yerde söylediği bir şey vardır: Bir kitap sizi sıkıyorsa o kitabı hemen elinizden bırakın çünkü dünyada okunacak çok fazla iyi kitap var. Livaneli okumayı sevmek isteyen herkese okumayı sevdirecek bir üsluba sahiptir. Yalın bir anlatımı vardır ve sizi asla sıkmaz.
Kısaca, mutlaka ve mutlaka bu kitabı okuyun. Pişman olmayacaksınız.
·
1 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.