Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Felsefe
Antikçağ: Evrenin hangi özdekten yapıldığını araştıran Milet'li fizikçilerden sonra oluş'u açıklayan Herakleitos'la felsefesel çalışma evrenselleşiyor. Âmâ Herakleitos'un doğa biliminin yardımından yoksun bu saf sezisi o kadar geniş kapsamlı ki ona hemen "karanlık" adını takıyorlar. Sokrates "Herakleitos'ta anladıklarım pek güzel, öyle sanıyorum ki anlamadıklarım da... Bu derinliğe inebilmek için Delos'lu bir dalgıç gerek" diyor. Evreni bir yana bırakıp insana dönme zorunludur. Sokrates'e göre felsefe, neleri bilmediğini bilmek'tir. Doğa biliminin yardımından ve denetinden yoksun felsefe, ister istemez bir düşünsel çalışma olacaktır. Platon onu doğruyu bulma yolunda düşünsel çalışma olarak tanımlıyor. Aristoteles'e göre o, ilkeler ya da ilk nedenler bilimi, Epikuros'a göre bir yaşam bilimi'dir, mutlu bir yaşam sağlamak için tasarlanmış eylemsel bir sistem'dir. Bu çağda felsefe, genel karakteriyle bir törebilim niteliğindedir. Ortaçağ: Augustinus'a göre Tanrı'yı bilmek'tir, gerçek felsefeyle gerçek din özdeştir'ler. Tertullianus'a göre felsefe yapmak dogma'yı açıklamak ve onun doğruluğunu tanıtlamak'tır. Scottus Eriugena'ya göre felsefe inan'ın bilimi'dir, felsefenin konusu dinin konusunun aynıdır. Anselmus'a göre de inanılanı anlamaya çalışmak'tır. Abaelardus'a göre inanılanın inanılmaya değer olup olmadığını araştırmak'tır. Skolâstiklere göre felsefe akılla dogma arasındaki uygunluğun tanıtlanması'dır. Aquino'lu Thomas'ya göre felsefenin konusu Tanrı'dır, felsefe Tanrı'nın tanıtlanmasıdır. Sadece Duns Scotus'dür ki ilk kez felsefeyi dinden ayırma eğilimi göstermiştir. Bu çağda felsefe, genel karakteriyle bir tanrıbilim niteliğindedir. Yeniçağ: Bir hayli eskidiği halde felsefe tarihlerinin çoğunda hâlâ yeniçağ adıyla dilegetirilen felsefe evresinde büyük düşünür Giordano Bruno'ya göre felsefenin görevi doğayı bilmek'tir. Bu anlayış, görüldüğü gibi, düşünsel felsefede çok büyük bir adımdır. Campanella'ya göre felsefenin konusu eleştiri'dir. Francis Bacon'a göre felsefe deney ve gözleme dayanan bilimsel veriler üstünde düşünmek'tir. Hobbes'a göre felsefe yapmak doğru düşünmek'tir, felsefe sonuçların nedenleriyle ve nedenlerin sonuçlarıyla olan karşılaştırmalı bilgisi'dir. Descartes'a göre felsefe bir bilim'dir ve onu kesin bir bilim yapmak için geometrik yönetemi metafiziğe uygulamak gerekir. Spinoza da bu düşüncede onu izlemiştir, ona göre de felsefe genelleştirilmiş bir matematik'tir. Leibniz'e göre felsefe gerçekte doğru olanı anlatmak'tır, göklerden yere inmelidir ve konusu beş duyuyla kavranan şeyler olmalıdır. Locke'a göre felsefe, filozofların gözlerini gerçek âleme açmak için bütün düşüncelerimizin duyumlarımızla gerçek âlemden geldiğini tanıtlamak'tır, bilgi düşüncelerimiz arasındaki bağlılığın ya da uyuşmazlığın algılanması'dır. Condillac'a göre felsefe duyumların bilgisi'dir. Hume'a göre felsefe insan zihninin mahiyetini incelemek'tir. Diderot'ya göre felsefe bilim'dir ve ancak doğa bilimleri, fizyoloji ve tıp üstüne kurulabilir. Kant'a göre felsefe bilginin nasıl mümkün olabileceğini öğretmek'tir. Bu da bilginin kendi kedisini eleştiri'siyle gerçekleşir. Fichte'ye göre felsefe yapmak varlığın hiç bir şey olmadığını ve görevin her şey olduğunu bilmek'tir, bu bakımdan da ben'in bilgisi'dir. Schelling'e göre felsefe doğa ve ruh çift görünüşünde saltıkın bilmi'dir, bu saltık da ben'le ben olmayan karşıtlığının özdeşliği'dir. Hegel'e göre felsefe düşüncenin kendi karşıtlıklarıyla çelişerek ilerlemesinin bilmi'dir, bu bilimse mantık'tır. Herbart'a göre felsefe yapmak bilimlerin temelinde bulunan kavramları aydınlatmak'tır. Schopenhauer'e göre felsefe deneysel bir metafizik'tir, varlığın temelinin irâde olduğu deneye dayanarak anlaşılır. Spencer'e göre bilim ancak bir kısım tekleştirilmiş bilgidir, felsefe'yse tümüyle tekleştirilmiş bilgi'dir. Auguste Comte'a göre felsefe bütün bilimleri birleştiren bir bilim, bir bilimler bilimi'dir. Bu evrede, görüldüğü gibi, metafizik ve idealist bir açından da olsa, felsefe gittikçe bilimselleşmektedir. XX. Yüzyıl: Yüzyılımızda, eytişimsel özdekçiliğin dışında, yeni olguculuk, yeni Kantçılık, olgucu mantıkçılık, uygulayıcılık, tanrılı ve tanrısız varoluşçuluk, uyumsuzluk vb. gibi çeşitli akımlar idealist, usaaykırıcı ve bilinemezci bir doğrultuda gelişmişlerdir. Camus'ye göre "evren uyumsuzdur ve bilinemez", William James'e göre "insanın evrendeki durumu kedinin kitaplıktaki durumu gibidir, görür ve duyar âmâ hiçbir şey anlamaz", Heidegger'e göre "dünya ancak içinde insan varoldukça vardır, içinde insan yoksa dünya da yoktur", Jaspers'e göre "felsefe yapmak, ölmesini öğrenmektir". Fransız düşünürü Roger Garaudy, bütün bu akımları mızmız felsefeler adıyla niteler. Bu mızmız felsefeler, yüzyılımızda, büyük bir çoğunlukla, antikçağda olduğu gibi, kurulu düzenin savunuculuğunu üstlenmişler ve onu ayakta tutabilmek için kullanılmışlardır.
·
43 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.