Mühr-ü Kalp, Zehr-i Bal’ın devamı. Bu, Sezgin Irmak’tan okuduğum ikinci kitap. Bu gidişle sonuncu da olmayacak. O yazacak ben okuyacağım. Biliyorum, hiçbir kitap okuma hızında yazılmıyor. Yine de serinin üçüncü kitabını da tıpkı ikincisinde olduğu gibi fazla beklemeyiz inşallah. Kitapta aşk var, polisiye olaylar var. Tarihi olaylar var. İsyanlar, ihanetler, sureti haktan görünüp her türlü fitne fücuru yapanlar var. Kadı Rauf’un isyancıları cezalandırma teklifi belki “bugünkü isyancılar” için de geçerli olabilir diye düşünüyorum. Suça karışmış, bizzat kanlı eylemlerin içinde bulunmuş, bize tankla tüfekle saldırmış kişilerin asılması; eylemlere silahla katılmamış ama fitne ve bozgunculukla halkımızı ve bizleri yaralayanları, isyancıları her şekilde destekleyip dış mihraklarla birlik olup vatanımıza kastedenlerin halktan uzak tutulması ve suçlarının derecelerine göre hapisle cezalandırılması; isyancı diye adı geçen ama ellerini kana bulaştırmamış, bilinçli bir şekilde hedef göstermemiş memurların, öğretmenlerin ve gazetecilerin görevlerinden uzaklaştırılmaları, yüreklerindeki hastalıklardan kurtuluncaya kadar da mesleklerini icra etmelerinin engellenmesi; son olarak cühela takımı isyancıların bir takım eğitim ve reahabilite çalışmalarından sonra topluma kazandırılması. Roman iç içe olaylarla kurgulanmış. Sayfalar boyu sürprizler sizi bırakmıyor. Hiç beklemediğiniz bir anda olay farklı bir yöne kayabiliyor. Düğüm çok, ama çözümleri için fazla bekletmiyor yazar sizi. Sanki roman bir olay etrafında kısa kısa öykülerin birbirine bağlanmasıyla oluşturulmuş. Zaten kitap da başlıklı bölümlerden oluşmuş. Bölüm sonları bir sonraki bölümün düğümü gibi bitiyor. Ve oldukça veciz ve de gizemli. Romanın başkahramanları Hamza, Gülpare, Rıfkı, Kadı Rauf, Kor Cevat, İbrahim Paşa. Roman genel anlamda Gülpare ile Hamza’nın aşkını anlatsa da arada başka aşklar da var. Mesela Selma’nın Hamza’ya olan aşkı. Mesela Bedia’nın Rıfkı’ya olan aşkı. Roman kahramanlarının hep sırlı bir yanları var. Yazar fazla yormuyor sizi. Sayfaları çevirdikçe bu sırlara vakıf oluyorsunuz. Kitapta gözyaşları da vardı sevinçler de. Rıfkı bilmediği babasından, Dilruba öldürülen kocasından, Selma kaybettiği evladından, Hamza ve Gülpare ise kavuşmalarının önündeki engeller yüzünden okuyucularına zaman zaman duygu yoğunluğu yaşatıyorlar. Üç yüz sayfalık kitap yine bir büyük bir düğümle bitti. Gülpare’ye düğün gecesinde Selma’nın sıktığı kurşunların önüne Selma’nın oğlu Çırak Ahmet atıldı. Kim öldü, kim kaldı? Soruların cevabını üçüncü kitapta okuyacağız. Birinci kitapta Kalaycı Hamza’nın şiirlerinin bestesi de yapılmıştı. Bu kitapta da önceki kitaba göndermeli bir beste vardı. Açtım dinledim zehribal.com’dan diğer altı besteyle birlikte. Dinlerken kendimi Üsküdar sahillerinde Gülpare ve Hamza’nın aşklarına tanıklık ederken buldum. Utandım, yönümü Kız Kulesi tarafına çevirdim.

Mühr-ü KalpSezgin Irmak · Portakal Yayınları · 2016197 okunma

··

44 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Sait Köşk