Yazarın kalemiyle bu kitap aracılığıyla tanışmış oldum. Oldukça akıcı ve sağlam bir kalemi olduğunu söyleyebilirim. Kitabın kendini hızlı bir şekilde okutması çok güzeldi. Senden Vazgeçmem konu olarak klişe olsa da yazar karakteriyle bu durumu değiştirmişti. Devrim ve Nisan. İkisi de aile sevgisinden mahrum kalan onların acısını görmüş iki yaralı karakter. Özellikle Devrim ailesinin kaybından ötürü kendini suçlayan bu yüzden kabuslar gören hasarlı bir kişiliğe sahip. Bu yüzden kesinlikle bir aşk adamı değil. Fakat Devrim ne kadar inatçı ve bu aşka karşıysa Nisan daha inatçıydı. Nisan’ın Devrim’e karşı olan koşulsuz aşkı ve inancı yaşananlara ve geçen zamana rağmen bu aşkı ayakta tutmayı başardı. Kitapta en sevdiğim nokta şüphesiz burasıydı. Devrim karakterine bir türlü ısınamadım fakat Nisan karakterini çok sevdim. Sahnelerin biraz daha detaylı işlenmesini isterdim sanırım onun haricinde kısa bir sürede bitireceğiniz çerezlik bir aşk kitabıydı. Konusundan bahsetmek gerekirse Annesinin soğuk bir İstanbul akşamında kimsesiz çocuklar yurdunun kapısına bıraktığı Nisan ve
Ailesiyle çıktıkları bir yolculukta trafik kazası nedeniyle tüm ailesini yitiren Devrim’i yıllar sonra aynı evde buluşuyor. Nisan kendine kurduğu yeni hayatta terk edilmişliğini unutmaya çalışırken Devrim geçmişin bıraktığı vicdan azabının izlerini silmeye uğraşıyor. Küçükken başlayan atışmaları, kavgaları, zamanla derin bir bağa evriliyor. Çok farklı ülkelerde yaşamaya başlasalar da aralarındaki kilometrelere aldırmaksızın birbirlerinde buluyorlar mutluluğu. Ta ki…