~~
“Ben, Gümüş denizinin ortasında kalmış bir Kızıl kızdım ve kimse için üzülme lüksüm yoktu. Özellikle de bir yılanın oğlu için.”
~~
Selam! Kızıl Kraliçe kitabı bitti. Bir distopya kitabıydı. Kitapta halk olarak ikiye ayrılışı var. Gümüşler ve Kızıllar. Gümüşler, köle gibi çalıştırdıkları ve savaşta ölümüne gönderdikleri Kızıllara hükmetmektedir. Bir nevi kendilerini çok üste görüp kızıllara alttan bakan bir halk .Gümüş halkı Soylu haneler olarak ayrılıyor. Onların farklı güçleri ve yetenekleri olması. Burda tabiki baş karakterimiz Mare Barrow var. Mare 17 yaşında bir kızıl kız. Mare Barrow bir talihsizlik yüzünden, bir olay sonucu birisle tanışıyor. Ve sonra Mare almak için kraliyet hizmetçileri geliyor ve Mare Yazıkente çağırılıyor.Mare kendisini aniden kendini bir sarayda çalışan bir kızıl oluyor. Olay burda başlıyor.Ben kitabı çok beğendim cidden. Yani beğenmeyenlerde oluyor, tabi herkesin zevkleri ayrı.Ve fazla karakterler hakkında söylüyecek birşey yok.Tek olarak bu kitapta sevmediğim bir kaç karakter oldu.O karaktere cidden çok sinirlendim. Tabi Mare biraz da olsa sinirlendim, çok düşüncesiz kararlar almasından oda.Önünde ki kişi fark etmemesi. Tabi sevdiğim karakterlerde oldu. En çokta tabi, Cal sevdim.Bu kitapta kimseye çok güvenmeyin. "Herkes herkese ihanet edebilir" Birde aklımda takılı kalan, keşke böyle olsaydı dediğim yerler oldu. İlgi çekici , sonu merak uyandırıcı bir distopya. Kendi adıma söylersem güzeldi. Kitap her ilerledikce neler oluyor diye heycan verici oluyor.Şu 150 sayfa hele. Heycanlandım nasıl bir son olacak diye.İkinci kitabını daha çok merak ediyorum. Umarım 
Pegasus Yayınları ikinci kitabı hemen çevirirler. Bir distopya severler kitabı okumalı.Bu kitabı baya sevdim, hatta Beni Seç serisini okumak istediğim arttı.
·
9 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.