Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

134 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Kime ne ki ben kimim?
"Ben insanmışım... Hakkımı Hakk'tan sipariş almışlar, Düşünce yetime kelepçe takmaya musallat olmuşlar. Yatıya kalmamış, dudakta okunan iyimser dualar. Beynime kumanda takmış oynamaktalar, ama çakılmadım." 16.02.2020... Portekiz'in en popüler futbol takımlarından Porto FC'nin Malili oyuncusu deplasmanda takımına galibiyeti getiren golü attıktan sonra, rakibi olan 'eski takımının taraftarları' tarafından ırkçı protestoya maruz kaldı. 11 dk sonra oyundan kendi isteğiyle çıkarken "Yaptığınız utanç verici." diye haykırıyordu. Maç sonrasında röportajında "Ten rengimi seviyorum" dedi. 17.02.2020... Okuduğum bu haber üzerine bu incelemeyi yazma kararı verdim ve zihnimi yokladım biraz. 15.02.2020... Bir şarkı yarışmasında Türkçe bilmeyen annesinin kendisine çocukken söylediği Kürtçe ninniyi söylemek isteyen bir yarışmacı, 20 saniyelik ninni için 30 saniye müsade almaya çalıştı. Neyse ki 21 yıl önceki gibi sahneye çatal fırlatan olmadı. Ben bu satırları yazarken dünyanın hemen her ülkesinde hiçbir suç işlememiş, ancak 'potansiyel suçlu' addedilen (sanki onu öyle görenlerde kötülük potansiyeli yokmuş gibi) ideolojik mahpuslardan acaba kaçı sırtını dört duvara vermiş, gözlerini tavana dikmiş ve mavi gökyüzünü orada aramaktadır? Siz bu satırları okurken acaba Doğu Türkistan'da Müslüman olmak ve Türk olmak 'ağır suçları'(!) yüzünden kaç kişi Çinlilerce işkenceye ve soykırıma maruz kalmaktadır? Hemen her yazar, eserini okurlarına sunduktan sonra yüzyıllar sonrasında dahi eserin okunmasını ister ve hedefler. Amin Maalouf ise 98'de yazdığı bu kitabın sonlarında "umarım torunlarım bu kitabı tozlu raflardan çıkartıp okuduklarında bunlarla uğraştığımız için bizi ayıplarlar ve bize gülerler" diyordu. Aradan 22 yıl geçmesine rağmen eser 'malesef' taze... Ancak hala umut var. Hiçbir topluluğun mevcut hali devamlı değildir. Bugün özgürlüğün, insan haklarının savunucusu Batı dünyası geçmişte çok büyük kıyımların, vahşetlerin, acıların müsebbibidir. Yeter ki "kimlik" kavramını doğru anlayıp çocuklarımıza doğru aktaralım. Aamir Khan'ın filmini "Her Çocuk Özeldir" diye çevirmişlerdi. Onun gibi, "Her insan özeldir" diyebilirsek, herkesi kendi biricik kimliği ile kabullenebilirsek çok şey değişecek. Bırakalım insanlar diledikleri aidiyetlerini öne çıkarabilsin, kendisini onunla ifade etsin. Kimlik numarasının her hanesindeki rakamın bir aidiyete göre kodlandığı yada bazı rakamların arasındaki ilişkinin bir aidiyeti simgelediği yaygın bir söylentidir. İlk rakam cinsiyetimi, üçüncü rakam dinimi, beşinci rakam etnik mensubiyetimi temsilen oradadır belki de. Ancak beni ben yapan şey birbirinden bağımsız o rakamlar değil, 11 hanenin tamamı değil midir? Bu 11 haneli sayı, yeryüzünde sadece bana özgüdür, sadece beni anlatmaktadır. "Kimliğim, beni başka hiç kimseye benzemez yapan şeydir." Kimlik başlı başına felsefesi öğretilmesi gereken bir kavram. İnsan, bir aidiyetten ibaret değildir. Aidiyetlerin bütünüdür. Yine kimlik, genellikle en çok saldırıya maruz kaldığı aidiyet üzerinden savunulur. Kitaptaki ifadesiyle: "Kimlik hasmınki üzerine, ters yönde inşa ediliyor." Hiç kimse hiçbir şeye tam manasıyla ait değildir. Kimliğin en çok savunulan bileşeni zamanla değişebilir. Öyle zamanlar gelir ki taşımaktan gurur duyduğunuz kimlik numaranızdaki bazı rakamlar sizin hayat boyu pişmanlıklarınız kaynağı olur. O rakamı taşımayan insanlar sizin gözünüzde yeryüzündeki mimli insanlardır. Toplulukların bu 'düşman rakam' anlayışı cinayetlere, katliamlara, insanlık dışı vahşetlere sebep olabilir. Bir an, bir lahza... Ve gözünüzü açtığınızda o rakam size bütün bir yaşamınızı sorgulatabilir. İnançlara da değinmek gerek kimlik denince. Dinler, insanları etkilediği gibi insanlar da dini etkilemektedir. Hiçbir din, mensuplarına bağnazlığı, öfkeyi, cehaleti, terörü sevdirmez. Ancak bunları benimseyen insanlar bize o dini kötü gösterebilir. Bu nasıl olur peki? Aynı kitabın farklı yorumları farklı coğrafyalarda bambaşka toplulukları şekillendirebilir. İşte o dinin mensupları değişebilirse dini kimlikleri yeryüzünde daha fazla sempati görecektir. Müslümanların bugünkü zilletinin sebebi aslında İslam değildir. Geçmişte Haçlı seferleri ile trajik katliamlara yol açan, bu seferlerde bazen kendi dindaşlarını dahi katleden Hristiyanlar, yerlerini nesiller sonrasındaki daha demokratik, daha adil, daha insani Hristiyanlara bıraktılar. Bir zamanlar barış ve hoşgörü ile anılan İslam da bugünkü terör, cehalet, fakirlik yakıştırmalarından uzaklaşıp hak ettiği değeri tekrardan kazanabilir. Çünkü inandığı kitap belki yüzlerce kez "Hiç düşünmez misiniz?" ya da "Hiç akıl etmez misiniz?" diye sormaktadır. Akıl, vicdan ve sağduyu doğru yorumlarla öne çıkabilir. Bir topluluğa girmiş bir insanı kazanmak için o insanı kimliğinde taşımak istediği her rakamla kabullenmek gerekiyor. Zaten bir insan kendisini ne kadar çok aidiyeti ile ifade edebilir ve bu ifadeler toplumda ne kadar kabul görürse kendisini o topluluğa o kadar ait hisseder. Bu his sonrasında, içine girdiği topluluğun kültürünü, normlarını ve değerlerini özümser. Küreselleşme ve çağın iletişim olanakları bize çok büyük imkanlar sunuyor. Kimlik kavramını idrak ettiğimizde insanlık bu imkanları rantabl değerlendirme olanağı bulacaktır. Kendisine şövalyelik verildiğini hatırlatan prensese, "Bana bir şey verilmedi. Tanrı insanları bir şey yapar." diyordu tüm zamanların en iyi filmi Braveheart'ın kahramanı olan William Wallace. Korkmayın... Yaratan, yeryüzünü geniş yaratmış. Türlü türlü, renk renk canlılar koymuş içine. Aidiyetlerini sevmek herkesin hakkıdır, ancak onu kutsamanın ve hariçtekileri kabul etmemenin, varlıklarına tahammül göstermemenin insanlık onuruna ve yaratılış gayesine ters olduğu kanaatindeyim. "Gelin tanış olalım" diyor ya Yunus Emre. Sevmek ve sevilebilmek için dünyanın kimseye kalmadığını hatırlamamız lazım galiba önce. Hiçbir şey bir videodaki yetim kalmış, birkaç öğündür yemek yememiş, "adını dahi bilmeyen" Suriyeli bir yetim kızın gözyaşlarından kıymetli değil. Cemal Süreya'nın 'Bir mısra daha söylesek sanki herşey düzelecek.' demesi gibi, bir kavramı oturtabilsek sanki her şey düzelecek. Benim ümidim var. İnsanlık onurunu hak ettiği yere kaldırabiliriz. Başladığım şarkının sözleriyle bitireyim.. "Kime ne ki ben kimim? Nereye yürüyorum? Gönlümün bahçesine günde kaç çiçek dikiyorum? Evimin hangi köşesinde ölmek istiyorum? Ben de bilmiyorum."
Ölümcül Kimlikler
Ölümcül KimliklerAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 20197,7bin okunma
··
180 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.