Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

HAYIR HAYIR HAYIR
Hayır hayır hayır hayır  Gökyüzünde bir çapak gibi duruyorken güneş  Evlerde oturmak bana göre değil  Elimde pergeller, gönyeler, iletkiler  Bir gülün hacmini ölçmeye kalktım  Yanıldığım kesin  Yenildiğim belli değil  Hayır hayır hayır hayır  Bütün şiirlerimi odanın duvarına astım  Ağzım kurudu tükürmekten  Ömrümü cm2'lere böldüm de bir türlü anılarımı Yazamadım  Sarı peruka takmış bir acı  Sokaklarda sürtüyor boyuna, barlarda benim adıma beş tek bir duble konuşuyor  Ancak ölümle diyor, ancak ölümle sağalır yara  Cebimde jeton var, uluslararası  Sylvia Plath'ı arıyorum, mezarında buluyorum konyağını yudumlarken  Bana daha bir incelmiş, ne bileyim daha bir güzelleşmiş gibi geliyor  Thank you very much! diyorum ve jetonumun soluğu tükeniyor  Cüzdanımda mor bir biletten başka bir şey yok  Gecenin son otobüsü çoktan gitti  Durdum ardından baktım  Güneşi sabah sabah burnunu karıştırırken yakaladım  Ay ağlıyordu ve bilmem kaç milyonuncu kez öldüğünü sanıyordu  Parkta çükünden su fışkıran o tuhaf melek heykelinin önünde yüzümü yıkadım  Kar yağıyordu usul usul  Hayır hayır hayır hayır  Paltomun yakasını bir daha kaldırdım, atgözlüğü gibi  Yalnızca önümü görmek istiyorum artık  Kızılay'dan Ulus'a doğru yürürken yolda Pink Floyd için üç şarkı sözü yazdım  Küllerini suyla yoğurup bir hamur yapmak istedimse de boşuna  Doymadı karnım  Radikal takılıyorum son günlerde  Ultra-yalnızlık sokağından geçtiğimden beri  Dün annemin aynasına bir boyunbağı astım  Ve üstüne yapıştırdım on yıl önceki resmimi  Bu kadar bendeki nostalji  Hayır hayır hayır hayır  İpsizin biriyim, doğru  Kendime oniki formalık kara bir defter aldım  Oturdum sarı şiirler yazdım  Artık bana kim inanır  Güneş ve ay yerli yerinde duruyorken  Ve ben sonsuza dek kova burcunun çocuğu  Sanki bir yağmur yağsa oluklardan gök boşanır Yüzüme öyle dönüp dönüp bakma  Bana artık herşey yakışır  Terzim dünya çünkü, o ki kimlere neleri yakıştırdı  günlerini ölüme teğelledi  ölümlerini unutuşa kopçaladı  Hayır hayır hayır hayır  Duymak istemiyorum artık tek sözcük bile  Niye ben, neden, böyle mi olmalıydı  Aklımı her hafta temizleyiciye vermek  Aç karnına yuvarlamak binlerce birayı  Niye ellerim ceplerimde hala  Niye bir yumruk durumunda değil  Dünyada bir tek insanın bile  Kuracağı bir şeyler vardır  Hayır yaşam hayır ölüm hayır su hayır toprak  Hayır hayır hayır hayır  Çok mürekkep yaladım  ama tükürüyorum burada hepsini  Bütün sözcüklerini  Okuduğum kitapların  Yazdıklarımınsa arasından bilmem ne kalır  Aynalarda her sabah her sabah  O cam kırıklarından oluşmuş yüzü görmekten bıktım  Hiç değilse elişi kağıtlarım olsaydı  İpsiz uçurtmalarım  Göğe fırlatılan bir naylon tabak gibiyim  Ve kendi kollarıma atılıyorum her keresinde  Hayır yalnızlık hayır kimsesizlik hayır sıla hayır gurbet  Hayır hayır hayır hayır  Gezinip dururum yıllardır  Koltuğumun altında Radarlardan kurtulmuş üç beş kitap  İyi demlenmemiş bir çay gibi kaldım  Kırdım dolduğum tüm fincanları  Bana iyilik edenlerin yüzüne tükürdüm  Ve sevdim düşmanlarımı  (Atılan güller solar, geride hep taşlar kalır)  Hayır hayır hayır hayır  Ne saptan yanayım şimdi ne de baltadan  Kırdığım ceviz sayısı kırkı geçmedi daha  Ama hiç değilse az kaldı  Hele bir geçsin  Olurum iyi bir aile babası  Hayır akşam hayır yol hayır otobüs hayır ev  Hayır hayır hayır hayır  Ölüm ki ancak bir başka ölümle yıkanır  Teneşirler bu yüzden hep beyaz kalır  Kandan, pıhtılaşmış kandan bir anıt yükseliyor önümde  Gece artık bütün günü içeriyor  Ve ben umutsuzluk hakkımı elimde tutmak için Bir sürü saçmalık yapıyorum  Bay garson, sizden özür diliyorum  Demek saat 0.2, demek ki servis çoktan kapandı  Bahşişin güneş olsun iyi mi  Hayır hayır hayır hayır  Toprakta yaralar açıyor her damla yağmur  Kovulacak bir kapı daha bulmak için  Yangın merdivenlerine tırmanıyorum ben  Annem niye böyle uzakta oturuyor  Ve otobüsler niye bu kadar erken  Geçip gidiyorlar ufkumdan  Şöförleri ölü, yolcuları uykusuz  Her gece oniki kilometre yürüyorum  Köstekli saatimi rehin bıraktığım için  Hayır hayır hayır hayır  Kardeşler, bu dünya bana göre değil  Kötü basılmış bir kitap gibiyim  Çamur duygusu veriyorum okuyana  Elimde bir gümüş zincir  Alnımda bir derin leke  Kar mı yağmur mu ne yağdığını bilmediğim bir gecede  Ey hayat, seni sevdiğim için özür diliyorum  Duruyorum önünde, düğmelerim ilikli, aklımın ipleri çözük  Hayır hayır hayır hayır  Yazmak umurumda bile değil  Okumak da bir rastlantıdır artık  Annem üzümlü kek yapıyor mutfağında  Karım akvaryumdaki balıklarla oynuyor  Okul-aile birliğinden gelen bir yazıyı okuyorum bense  Çiçekler bile sulanmaktan bıktılar  Ellerim titriyor, neden bilmem  Belanı mı arıyorsun be adam!  Böyle diyor kimi görsem  Ne yapsam yağmurdan kaçırılmış bir şemsiye kadar saçma kalıyorum şu dünyada  Bütün insanlar tutuklanır sanıyorum  Ellerimi göğsümde kavştursam  Güneşi masturbasyon yaparken yakalıyorum o an  Hayır hayır hayır hayır  Ey hayat  Başımda lacivert berem  Önümde konyak durur  Beni oğlum, beni oğlum diye  Saracaksın ne zaman  Radikal bir çiçeğim ancak kendi saksısında açan  Annesini seven  Oğlunun okul taksitlerini ödemeye hazırlanan  Karısını ancak barışırken görebilen  Böyleyim, sulak toprakta gövermeyen tek ekin  Bilmem bir yerde durur muyum, durulur muyum Alnıma dövülürse kara bir yalnızlık gibi ölüm  Arkamdan üç kulfallahi bir enam okunsun  Sonra naaşım Tekel kibritiyle yakılsın  Nasılsa gözyaşları söndürür  Hayır hayır hayır hayır  Bırakmayın, beni ölüm götürür...
Ahmet Erhan
Ahmet Erhan
·
37 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.