Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Her görüş, anlatınca biraz fazla keskinleşir.
“Siz” diyor, “insanlardan bu kadar kaçtığınıza, bu kadar… ne bileyim iğrendiğinize göre, kendinizi çok mu yüksek bir yerde görüyorsunuz? En temiz, en dürüst, en akıllı sizsiniz, kalan herkes ise aptal ve cahil, öyle mi?” Gülüyorum. “İnsanların çoğunun aptal olduğu doğrudur” diyorum. “Özellikle zenginler. Sen bu yaşta bunu fark edemiyor olabilirsin çünkü haklı olarak varlıklı bir adamla evlenmek, çocuğunu kucağına almak, güzel bir araba ve ev istiyorsun. Ama benim gördüklerimi görebilsen…” “Neymiş onlar?” diye atılıyor. “Nedir göremediğim?” “Zenginlik insana ait bir özellik değil” diyorum. “Para insanın doğal bir parçası değil; kaybolabilir, çalınabilir, soyut bir kavram, birtakım sıfırlar… Zaten hayatta anlamlı olan değerler parayla sahip olunamayanlar. Kitap, çalışacak insan, eşya alabilirsin; ama bunlar bilginin, dostluğun, paylaşma duygusunun yerini tutamaz. Oysa zengin aptallar paranın çok önemli olduğunu sanıyorlar, bu yüzden de servetlerinin kendilerine ruhsal bir ayrıcalık özel bir mutluluk getirmesini bekliyorlar. Bu mümkün olmayınca, içleri de boş olduğu için can sıkıntısı başlıyor. Konuşacak şeyleri olmadığı için tavla, kağıt oyunu falan oynayarak tahammül edebiliyorlar bu hayata ve birbirlerine. Veya işkolik oluyorlar, sanki kıtlık koşullarından kurtulmaları gerekiyormuş gibi işlere dalıyorlar. Onların yerinde olsam intihar ederdim.” “Peki sizin ayrıcalığınız ne?” diye soruyor. “Çok basit diyorum.” Okumak, sadece okumak. Okuyan insan, dünyanın aklına yaslar sırtını. O zenginlerin arkadaşları birkaç finansçı, üç beş holding yöneticisi. Üstelik içtenlikten her zaman şüphe duyulan ilişkiler içindeler. Oysa benim dostlarım dünyanın gelmiş geçmiş en akıllı en yaratıcı insanları: Aristoteles, Platon, İbn Rüşd, Faulkner, Homeros, Nietzsche, İbn Haldun… Bunları hangi maddiyatla bir tutabilirsin?”
Sayfa 249Kitabı okudu
··
42 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.